Dornier Do X, namı diğer uçan tekne, havacılık endüstrisinde çığır açmış bir teknoloji olarak hayatımıza girmişti. Öyle ki bu kadar büyük bir “yüzen uçağın” inşası, imkânsız gibi gelse de benzer projelere de imza atılmış!
Peki hem uçabilen hem de yüzebilen bu uçak neden inşa edilmiş, bir bakalım.
Almanya, 1920’lerin sonunda havacılık dünyasını sarsan Dornier Do X projesine imza attı.
Havacılık mühendisi Claude Dornier tarafından tasarlanan bu devasa uçan tekne, yalnızca teknolojik yönüyle değil; boyutları, lüks tasarımı ve vizyoner yapısıyla da dönemine damga vurmuştu. İlk uçuşunu 1929’da gerçekleştiren Do X, 1930’ların başlarında bir mühendislik mucizesi olarak anılmaya başlandı.
Tam 40 metre uzunluğunda ve 47,5 metre kanat açıklığında olan bu dev, 12 motora sahipti. Bu motorlar, “push-pull” olarak bilinen çift yönlü itki sisteminde çalışıyordu. Do X’in toplam kalkış ağırlığı ise yaklaşık 49 tondu. Bu, onu döneminin en büyük, en ağır ve en güçlü uçan gemisi yapıyordu.
Dev boyutundan ziyade sunduğu konforla da biliniyordu.
Üç katlı kabin yapısıyla bir yolcu gemisini andıran Do X, ana güvertede sigara salonu, bar, yemek salonu ve 66 yolcu koltuğuna sahipti. Anlayacağınız o ki, yolcular için tüm konfor sağlanmıştı.
1929’da yapılan bir uçuşta 150 yolcu, 10 mürettebat ve 9 kaçak yolcu olmak üzere toplam 169 kişiyle uçan Do X, bir uçaktaki en kalabalık uçuş rekorunu kırmış ve bu rekor, 20 yıl boyunca aşılamadı.
Ticari anlamda istenen başarıya ulaşamadı.
Oldukça yenilikçi ve sıra dışı bir proje olan Do X, 1931’de Almanya’dan başlayan bir transatlantik uçuş gerçekleştirdi. Uçuş sonunda Portekiz, Cape Verde, Brezilya ve Amerika’ya ulaşıldı. Ancak çeşitli teknik aksaklıklar, uzun beklemeler ve dönemde yaşanan Büyük Buhran’ın etkileri, Do X’in ticari olarak sürdürülebilir olmasının önüne ket vurdu.
Üretilen yalnızca üç uçak vardı ve üçü de günümüze ulaşamadı. Almanya’da sergilenen Do X 1, II. Dünya Savaşı’nda müzeyle bombalanarak yok edildi. İtalya’ya gönderilen Do X 2 ve Do X 3 ise 1937’de hurdaya çıkarıldı.
Bu eşsiz projenin hikâyesi böylece sona erdi sanmayın.
Bu uçan tekne projesi, tarihe damgasını vurmuş olacak ki birçok replikası da üretilmeye başlandı. Peter Kielhorn adında yazılım mühendisi, Dornier Do X’in birebir boyutta bir replikasını inşa etme hayaliyle yola çıktı. 2020’de kurulan gönüllü bir topluluk olan Friends and Support Association Do X, bu hayali gerçeğe dönüştürmek için çalışmalara başladı.
Friedrichshafen, Lörrach ve Mosbach’taki üniversitelerden 112 öğrenci, çeşitli CAD yazılımları (CATIA, NX, Inventor, Fusion 360) kullanarak uçan geminin dijital modelini oluşturdu. Bugüne kadar toplamda 96.000 saatten fazla gönüllü emeği bu projeye harcandı.
CAD verileri, daha sonra CAM sistemlerine aktarılarak fiziksel parçalara dönüştürüldü.
SolidWorks ile üretilen bu parçaların bir kısmı, bugün Hildesheim’da sergileniyor. Ancak proje büyüklüğü göz önüne alındığında henüz sadece *%2’lik kısmı tamamlanabilmiş durumda. 2026’da dijital modelin tamamlanması, 2029’da -yani ilk uçuşun 100. yılında-fiziksel replikanın tamamlanması bekleniyor.
Bir mühendislik harikası olarak hayata geçirilen, insanoğlunun hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir proje olan Dornier Do X, bugün pek çok projeye de ilham olmuş durumda. Döneminde bazı olumsuzluklardan dolayı beklenilen başarıyı elde edemese de havacılık tarihi, bu projeyi yeniden hayata geçirmek için kollarını sıvamış durumda.
Kaynaklar: 1, 2, 3Bunun gibi başka ilginç projeler için aşağıdaki içeriklerimizi ziyaret edebilirsiniz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM