Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’ın Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı anlaşmaya yönelik bir açıklama yaparak, “Türk Devletleri Teşkilatı’yla ilgili gelişmeleri ana vatan Türkiye’mizle koordinasyon içerisinde yakından takip etmekteyiz” dedi.
Oğuzhan Hasipoğlu açįklamasında,”Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyoruz ki; Türk Devletler, Teşkilatı ile ilgili gelişmeleri Anavatan Türkiyemizle koordinasyon içerisinde yakından takip etmekteyiz.
Her devletin öncelikli menfaatleriyle hareket ettiği gerçeğini gözardı etmeden, ama mevcut duruma da saplanıp kalmadan diplomatik girişimlerimizi yakın zamanda kamuoyu görecektir.
Tartışmaların alevlendiğini dönemde, Türk Devletleri Teşkilatı Üyesi Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in, Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar ile Antalya Diplomasi Forumu marjında yapmış olduğu ikili görüşmenin, gelecek açısından önemli mesajlar içerdiğini görmezden gelemeyiz.
Türk Devletleri Teşkilatı sürecini, iç siyasi malzeme ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi için malzeme etmeye çalışanların kızgınlığının, öğretilmiş çaresizlik gibi federal çaresizliğe hapsolmalarından kaynaklı tepki olarak nitelendiriyoruz.
Federal Çözüm Sürecinin 2017’de rafa kalktığı ortada iken, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda KKTC’yi tanıyın çağrıları daha belleklerimizdeki yerini korurken, Türkiye’nin TDT çabaları her geçen gün artarken, bunları yok sayıp kabul edilmeyecek federal süreçleri gündeme getirmeye çalışmanın Kıbrıs Türk Halkı’na bir yarar sağlamayacağı ortadadır.
Ana muhalefet CTP Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman’a, Meclis Genel Kurulu’nda da söylediğim gibi, geçmişte yıllarca federasyonu görüşüp, Rum tarafının paylaşımcı olmayan zihniyetini görmemek, gerçekleri görmemek demektir.
Diğer bir anlatımla ‘Duvara Toslamaktır. Müzakere masasında federasyonu görüşürken de Rum tarafı mülkiyet meselesinde bizleri köşeye sıkıştırmaya çalışmadı mı ? Örnek mi? Orams Davası…Bugün de egemen eşitliğimizi savunuyoruz diye Rum tarafı tutuklamaları başlattı iddiası tam bir safsatadan ibarettir.
Rum tarafı maalesef hiçbir zaman bizim ekonomimizin gelişmesini ve adanın zenginliğini – yönetimini paylaşmak istememiştir.
Bu gerçeği görmezden gelip, seçim uğruna halka geçersiz umut dağıtmanın sonucu 2004 Yılı’ndaki Annan Planı sonrası süreç olacaktır” dedi.