Yapay zekayı soğutmak için kullanılan su, çevresel açıdan endişe verici bir boyuta ulaştı. Yapay zeka modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması sırasında kullanılan su miktarının artmasıyla, 2027 yılında 4.2-6.6 milyar metreküp suyun tüketilebileceği tahmin ediliyor.
Son araştırmalar, GPT-3 ve BLOOM gibi yapay zeka modellerinin ciddi su ve enerji tüketimine neden olabileceğini ortaya koydu.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu'ndan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, yapay zekanın su kaynaklarına ve çevreye olan etkilerini değerlendirdi.
İçilebilir ve kullanılabilir nitelikteki su kaynağının sınırlı ve dünya genelinde eşit olmayan bir şekilde dağıldığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Tarımsal veya kentsel amaçlarla birlikte, yapay zeka uygulamaları için de yeraltı veya yüzeysel su kaynaklarından çekilen sular, kullanılabilir su kaynağını azaltabiliyor. Yeraltından ve yüzeysel su kaynaklarından sular çekildikten sonra, su kalitesinde meydana gelen değişim sonraki kullanımlar için su stresi seviyelerine katkıda bulunuyor. Küresel su kaynakları hem miktar hem de kalite açısından yetersiz kalarak, su kıtlığı riski ile karşı karşıya kalınabiliyor.” dedi.
Şiddetli su kıtlığının halihazırda 4 milyar insanı, küresel nüfusun yaklaşık üçte ikisini, her yıl en az bir ay boyunca etkileyebildiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Küresel su sorununa entegre ve kapsayıcı yaklaşımlar getirilmediği takdirde, 2030 yılına kadar dünya nüfusunun neredeyse yarısının ciddi su sıkıntısı çekebileceği ve 2040 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık her dört çocuktan birinin ciddi su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşayacağı yapılan çalışmalarda vurgulanıyor. Ayrıca, yapay zeka uygulamalarının eğitildiği ve çalıştırıldığı yer ve zaman da su tüketimi açısından önemli olabiliyor.” diye bilgi verdi.
FARKINDALIK OLUŞMADI
Yapay zeka uygulamaları tarafından kullanılan su kaynaklarıyla ilgili yeterince farkındalık oluşmadığını da dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Uygulamaların geliştirilip, çalıştırılması esnasında tüketilen su miktarları net olarak ortaya konmadığından, suyun sürdürülebilirliğini sağlamak çok zor olabilir. Su ayak izinin belirtilmemesi, gelecekte çevresel açıdan sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları önünde potansiyel engel de oluşturabilir. Sürdürülebilir yapay zeka uygulamaları açısından su ayak izi ve karbon ayak izinin birlikte değerlendirilmesi önemli.” dedi.
YAPAY ZEKANIN ÇEVRESEL RİSKLERİ
Yapay zeka uygulamalarının, çevre bilimi, sağlık, eğitim ve araştırma, bilimsel yayıncılık, dijital asistanlar, ulaşım ve lojistik, finans ve çeviri gibi alanlarda kullanılabildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı.
“Hayatımızın pek çok alanında kullanılan yapay zeka uygulamalarının çevresel açıdan oluşturabileceği riskler ortaya konmalı. Yapay zeka programları karmaşık olduğundan diğer bilgi işlem sistemlerinden daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor. Yapay zeka araçlarının tam olarak ne kadar enerji harcadığını tespit etmek ise son derece zor.
DÜNYA ÇOK DAHA KÖTÜYE GİDİYOR!
2022 yılında yapılan bir çalışmada, BLOOM modelinin eğitilmesi sonucunda 24.7 ton karbondioksit emisyonu; ekipman üretimi ve modelin çalıştırılması sonucunda ise, 50.5 ton karbondioksit emisyonu yaydığı tahmin edilmiş. Karbondioksit sera gazı emisyonları içerisinde en büyük paya sahip olduğu görülüyor. Artan sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte, yapay zeka uygulamalarının da karbondioksit emisyonlarını yükseltmesiyle atmosferdeki sıcaklığın artarak, küresel ısınmanın etkileri daha ciddi hissedilebilir.
Küresel ısınma sebebiyle deniz seviyesi yükselmesi, buzulların erimesi, şiddetli rüzgarlar ve şiddetli yağmurların oluşumuyla birlikte, hava kalitesinin bozulması, doğal su kaynaklarının azalması, su kıtlığı ve salgın hastalıklarda artış söz konusu olabilir
Kaynak: Medyatava Haber Merkezi Etiketler su kıtlığı yapay zeka su dünya