Papağanlar yaklaşık 1000 kelimeyi akıllarında tutabilir ve bu kelimelerle anlamlı cümleler kurabilirler. İş bizi taklit etmeye geldiğinde ise bir hayli beceriklidirler.
Peki papağanlar, nasıl oluyor da tıpkı bir insan gibi konuşabiliyorlar?
Kuşlarda ve insanlarda alt solunum sistemi bazı açılardan benzerlik gösterir.
Üst kısımda nefes borusu, alt kısımda da akciğerler vardır. Vücudun bu bölümleri sayesinde hava, içeri ve dışarı doğru hareket eder. Ancak bizden farklı olarak kuşların, dişleri ve dudakları yoktur. Burunları ise bizimkilerden tamamen farklı bir yapıya sahiptir.
Ayrıca bu canlılarda, onları ayırt edici kılan bir şeyler vardır. Bu ayırt edici özellikleri ise ses kutularıdır ve syrinks olarak da adlandırılır.
Kuşların ses kutuları, aslında bizim gırtlağımızdır.
Bu bölüme hava akışı olduğunda titreşen ses, çeşitli kıvrımlar içerir ve bizim sesimiz, öncelikle ağzımızda şekillenir. Ancak kuşlarda işler biraz daha farklıdır.
Onlar yalnızca ses telleri yoluyla hava göndermek yerine sesin şekillenmesi ve üretilmesi için syrinks duvarlarındaki kasları kontrol ederler. Çıkardıkları sesin de doğrudan göğüslerinden geldiğini görmek mümkündür.
Kuşlar ses çıkarabilmek için boynunu uzatır, kısaltır ve gagasını açar, kapatır. Fakat kontrolün çoğu esasen syrinks kısmında gerçekleşir.
Ayrıca onlar, saniyenin onda birinden çok daha kısa bir sürede farklı sesler çıkarabilme yeteneğine sahiptir.
Yine bu çeşitli sesleri oluşturmak için syrinkslerinin bir tarafından diğerine kusursuz bir şekilde geçiş yaparlar. Bunun yanı sıra ses kutularına sahip olmaları, onların şaşırtıcı bir kusursuzluk ve doğrulukla duydukları sesleri kopyalamalarına da olanak sağlar.
Papağanlar ise bu noktada dikkati büyük oranda geçer. Bu canlıların beyinleri, doğduklarından itibaren âdeta konuşmak için programlanmıştır. Yani yumurtadan çıkar çıkmaz etraflarındaki her şeyi öğrenmeye başlarlar.
Fakat elbette bizler gibi konuşmaları kolay değildir.
Çünkü sesli, sessiz ve patlayıcı harflerimiz vardır. Bizler, patlayıcı harfleri çıkarabilmek için dudaklarımızı kullanırız. Onlar ise bu dudak eksikliğini telafi etmek için vücutlarındaki özofagus ismi verilen kas tüpünü kullanırlar ve havanın gücü, patlayıcı sesleri taklit etmelerine olanak sağlar.
Papağanlar bizim dudaklarımızı, dilimizi ve çenemizi kullandığımız sesli harfleri çıkarmak için de dillerini ileri geri hareket ettirir. Sesleri değiştirmek için de gaga açıklıklarını değiştirme yoluna giderler.
Yani papağanlar, çıkan sesi şekillendirmek için tıpkı insanlar gibi dillerini kullanan tek kuşlardır.
Ayrıca bu canlılar, doğal bir iletişim arzusuna sahiptir. Vahşi doğada sürüleriyle güçlü bağlar kurarlar fakat kafesteyken, evdeki sahipleriyle sosyal bir bağ kurarlar. Bizimle iletişime geçmek isterler ve doğal olarak bizi taklit etmeye başlarlar.
Kaynaklar: Vox, National Audubon Societyİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM