Deneyimsel olarak keşif alanında ve teknolojik alanda birçok ilerleme katedildi. Ancak gerçek şu ki 1950’li yıllardan beri fırlatılan roketler ve gönderilen uydular artık Dünya’nın yörüngesinde karmaşa hatta tehlike yaratmaya başlıyor.
Gezegenimizin yörüngesinde artık işlevi kalmamış binlerce ölü uydunun yanı sıra yıllar içinde fırlatılan roketlerin kalıntıları da bulunuyor. Bütün bu çöp hâline gelmiş “Space Debris” olarak adlandırılan artıklar, keşif alanında sorun yaratıyor.
Sadece Amerikan ve Rus ticari uydularının çarpışmasıyla Uzaya binlerce parça yayılmıştı.
Bazen bir roket fırlatılması nedeniyle ya da hizmet dışı bırakılmış bir uydunun düşürülme zahmetine girilmediği için uzaydaki enkaz sayısı artış gösterdi. Yaklaşık olarak 30.000 parçalık, aralarında bir otobüs kadar büyük sayılabilecek hurdaların da bulunduğu bu çöpler, Dünya’nın yörüngesinde kalmaya ve uzaya yapılacak yolculuklar ve keşifler için giderek artan bir zorluk teşkil etmeye devam ediyor.
Kessler Sendromunun, biriken çöplerin sayısını büyük ölçüde arttıran ve aslında hizmet dışı bırakılan uyduların ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteren önemli örneklerinden biri ise 2009 yılında yaşanan büyük çarpışma oldu. Iridium 33 isimli aktif bir Amerikan uydusuna kullanım dışı kalmış ancak yörüngede dolaşmakta olan Cosmos 2251 Rus ticari uydusu, birbirine dik açılarla çarpmış ve uzaya tehlike arz edecek olan 3,200 küsür parça hurdanın yayılmasına sebep olmuştu. Maalesef bu enkaz parçalarının yarısından fazlasının en az yüz yıl boyunca yörüngede kalacağı da belirtilmişti.
Uzaydaki hurda sayısı yirmi dört yılda 30.000’i buldu ve bu sayı endişe verici bir şekilde yükseliyor.
2000 yılında 8.000 enkaz parçası kaydedilmişken bu sayı 2019’da 20.000’e, 2023’e gelindiğinde ise 30.000’e kadar ulaştı. NASA’nın belirttiğine göre sekiz tonu bulabilecek olan bu hurdaların bazıları bir beyzbol topu büyüklüğünde, bazıları ise daha büyük olsa da gözünüzün önüne getirdiğinizde devasa bir çöp yığınını hayal etmeden duramıyorsunuz.
En korkuncu ise Uzay’a yönelik ilgi ve destek arttıkça bu sayının büyümeye devam edecek olması. Önümüzdeki on yıl içinde her yıl 12.000 kadar yeni uydunun uzaya fırlatılması söz konusu olabilir.
SpaceX şirketi, daha hızlı internet bağlantıları sağlanabilmesi için uydu sayılarını Starlink ile arttırdı.
SpaceX şirketinin oluşturduğu uzay tabanlı Starlink sistemi, internet erişimini en hızlı olacak şekilde yükseltmeyi hedefliyordu. ABD tarafından 15,3 milyar doların üzerinde fonlanan SpaceX, bu sistem için uzaya belirli aralıklarla toplam beş bin uydu gönderdi ve göndermeye devam edilecek. Starlink internetinin kullanıcıları bu sistem sayesinde günümüzde saniyede 100 Mb bandında veri gönderebilecek kadar hızlı bir internete sahip olabiliyor.
Uzayda bırakılan enkazlar ve çöpler bir tehlike teşkil ediyor mu ya da gelecekte edecek mi?
Yeryüzündeki yaşam için potansiyel bir tehlike arz etmese de uzayda yaşanmış ve yaşanabilecek çarpışmalar nedeniyle sayıları artarsa tehlikeli hâle gelebileceği öngörülüyor. Uzaya fırlatılacak olan roketler ve gönderilecek olan uydular da çarpışma tehlikesi içinde ve bu olasılık tehlikeli hâle gelebilecek kadar yükselmeye devam edecek gibi görünüyor.
Çarpışmaların önlenmesi için izlenilen bir diğer yol ise sürekli manevra hâlinde olmak. NASA, yörüngedeki uydulara veya uzay araçlarına zarar verecek potansiyele sahip binlerce uzay çöpünü takip ediyor. Ancak uzaydaki çöpler ile uydular arasındaki tehlikeli bağlantı, her ne kadar yenilerini engellemeye çalışsak da devam edecek.
Kaynaklar: McKinsey, Natural History Museum, EvrekaKaynak: WEBTEKNO.COM