Başaran, yaptığı yazılı açıklamada, skolyozun omurganın üç boyutlu düzlemde sağa ya da sola eğrilmesi anlamına geldiğini, omurgada S veya C şeklindeki bu eğilmelerin yüzde 80'inin nedeninin bilinmediğini aktardı.
Skolyozun toplumda her 100 kişiden 2-3'ünde ortaya çıktığını kaydeden Başaran, belde ve sırtta ağrılara neden olabilen skolyozun fiziksel görünümü de etkileyebildiğine, daha nadir görülen 80 derecenin üzerindeki eğriliklerin ise akciğer kapasitesini azaltarak hayatı tehdit edebildiğine dikkati çekti.
En sık karşılaşılan skolyoz tipinin ergenlik döneminde görüldüğüne işaret eden Başaran, “Skolyozun çeşitli tipleri var. Serebral palsi gibi hastalıklara ya da doğum travmalarıma bağlı olarak erken bebeklik ya da çocukluk dönemlerinde ortaya çıkabiliyor. Ama en sık karşılaştığımız ergenlikte ortaya çıkan skolyoz tipi. Ergenlikte gördüğümüz skolyoz oranı yüzde 80. Genellikle hafif derecelerde olan skolyoz, çocuğun hızlı büyüme dönemine girdiği bu dönemde hızlı bir şekilde artıyor.” bilgisini paylaştı.
– “20 dereceyi geçen eğriliklerde çocukları egzersiz programına alıyoruz”
Prof. Dr. Başaran, şunları kaydetti:
“Toplumda 10 dereceye kadar olan omurga eğriliklerine çok sık rastlıyoruz. Bunları normal, postürel eğrilikler olarak tanımlıyoruz. 10 dereceyi geçen eğriliklerde skolyoz hastalığı tanısı koyuyoruz. 20 dereceye kadar olan eğrilikleri 6 aylık aralıklarla büyüme dönemlerine göre takip ediyoruz. 20 dereceyi geçen eğriliklerde ise çocukları egzersiz programına alıyoruz ya da çeşitli korselerle hastalığının ilerlemesini engellemeye çalışıyoruz.”
Çocukların hızlı büyüdüğü dönemde önerdikleri korse ve egzersizin, aslında skolyozu iyileştirmeye yönelik tedaviler olmadığını, burada cerrahi sınıra yaklaşmadan hastalığı durdurabilmeyi amaçladıklarını ifade eden Başaran, erişkinlik döneminde 40 dereceyi aşan omurga eğriliğinde cerrahi tedavi önerdiklerini aktardı.
Skolyozun erken tanısının önemini vurgulayan Başaran, ailelere seslenerek, “Ergenliğe yaklaşan çocuklar skolyoz açısından ailenin takibinde olmalı. Omuzlarında, kürek kemiklerinde asimetri ya da sırtında kamburluk olup olmadığına bakabilirler. Çünkü erken dönemde yakalayabildiğimiz skolyozu durdurmaya çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Başaran, ailelerin genellikle skolyoz derecesi 40'a gelmek üzereyken doktora başvurduklarını, bu durumda geç kalınmış olunduğunu belirtti.
Skolyozun birçoğunun ciddi yakınma yaratmadığını, bel ve sırt ağrısı oluşturduğunu aktaran Başaran, 80-90 dereceyi geçen eğriliklerde artık akciğer kapasitesinin azalmaya başladığını, buna bağlı olarak kalpte de problemlerin çıktığını, hastalık bu derecelere gelmeden tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.