USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Agrigenomik Hub'da iklim değişikliğinin etkilerine karşı uygun türler belirleniyor

Ankara Üniversitesi'nde açılan ve kısa adı Agrigenomik Hub olan merkezde KOBİ’lerin bu alandaki iş fikirlerini hayata geçirmelerine de olanak sağlıyor.

Agrigenomik Hub'da iklim değişikliğinin etkilerine karşı uygun türler belirleniyor
07-04-2025 13:23

AgriGenomik Hub Direktörü Prof. Dr. Emre Keskin, Agrigenomik Hub'ın, 2017 yılında Avrupa Birliği ve Türkiye mali iş birliği çerçevesinde finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 'Rekabetçi Sektörler Programı' kapsamında kurulduğunu söyledi.

Prof. Dr. Keskin, "Şu an Türkiye, Orta Doğu, Avrupa, Kafkasya, Güney Amerika ve Asya'dan da birçok yerle çalışmaktayız. En gelişmiş genomik altyapı olarak burayı düşünebilirsiniz. Tarım ve Orman Bakanlığı ve TAGEM ile ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Örnek vermek gerekirse tarla bitkileri alanında Türkiye'nin buğdayları, arpaları, bunların genetik olarak seleksiyonları, genetik yapılarının ortaya çıkarılmasında çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu araştırmalar sayesinde bitki ve hayvanların fizyolojik süreçlerini daha iyi anlayarak, daha verimli ve kaliteli yeni ürünler geliştirmek mümkün. Böylece günümüzde biliyorsunuz iklim değişikliği ve küresel ısınmayla beraber büyük bir kuraklık, büyük bir iklim değişikliği söz konusu. Bunlar da tüm ekosistem üzerinde etkileri oluyor. Bu ekosistemden tarımsal ürünler de etkileniyorlar. Bu etkileri minimuma indirmek, Türkiye'nin iklim koşullarında en uygun hangi türlerin daha verimli olabileceğini, herhangi bir genetik müdahale yapmadan genetik yapılarını ortaya çıkarıp aralarından en iyilerini, en uygunlarını seçmek suretiyle yardımcı olabiliyoruz" ifadelerini kullandı.

'AZ OKSİJENLE HAYATTA KALAN TÜRLERİ SEÇİYORUZ'

TR.AQUA projesinin AgriGenomik Hub’ta yürütüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Keskin, "Türkiye'nin en büyük TÜBİTAK tarafından desteklenen yüksek teknoloji platformlarından birinin yürütücüsü konumundayız. Türkiye, özellikle levrek balığı üretiminde Avrupa'da 1'inci sırada, dünyada da 2'nci sırada. Avrupa'da yenilen her 10 levrekten 9'u Türkiye'den gidiyor. Biz bunların Türkiye'de en uygunlarının, genetik olarak doğru seçimlerin yapılmasında çeşitli projeler yürütüyoruz. Ayrıca sadece tarımsal anlamda değil tabii biyoçeşitliliği korumak anlamında da ülkemizdeki özellikle hayvan türlerinin korunmasına yönelik moleküler ekoloji çalışmalarını burada yürütüyoruz. Balık çiftliklerinde en büyük problem ise yem yükünün suya, denize ve ekosisteme zarar vermesidir. Biz minimum yemle maksimum şekilde hayatta kalabilen ya da sular ısındığı zaman oksijen çözünürlüğü azaldığı için daha az oksijenle hayatta kalabilen türlerin genetik olarak seleksiyonunu yani seçimlerini yapıyoruz. Burada çevreye minimum zararlı olmasını sağlıyoruz" diye konuştu.

'SİYEZ BUĞDAYLARI ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ'

Prof. Dr. Keskin, "Tarımdan biraz uzaklaşıp daha biyoçeşitliğe baktığımızda şu an yürütmekte olduğumuz 8 farklı Türkiye'nin endemik türüne, özel türlerine, tehlike altındaki türlerine yönelik projelerimiz var. Anadolu'nun çizgili sırtlanlarını mesela biz onların dışkılarından diyet analizlerini yaparak, popülasyonları analiz ederek onlarla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Türkiye'deki en büyük kuşların tüy bankası burada bulunmakta. Bunların tanımlanması, referans veri tabanlarının oluşturulması ve bu türlerin geleceğe de taşınabilmesi için koruma çalışmaları, koruma ekolojisi çalışmalarının yapılması anlamında çalışmalar yürütüyoruz. Mevcut da siyez buğdayları üzerine çalışıyoruz. Tarımsal bir örnek vermek gerekirse siyez buğdaylarının hangisinin hangi iklim koşullarında daha verimli olabileceğini, böylece minimum sulamayla maksimum tarımsal ürün elde edilebilecek çalışmalar üzerine odaklanıyoruz" dedi.

DHA

Kaynak: SACITASLAN.COM

ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler