1966 yılında Cleve Backster isimli bir yalan makinesi uzmanı, bitkilerin de çevresel uyaranlara karşı duygusal tepkiler verebileceğini iddia ederek bilim dünyasında bir tartışma başlattı.
Bitkilerin acıyı hissedip hissedemeyeceği sorusu, Backster’ın olağanüstü deneyleri sayesinde gündeme gelerek önemli sonuçlara ulaştıç
Her şey Cleve Backster’ın, bir gün sıradan bir ev bitkisini incelemeye karar vermesiyle başladı.
Bitkinin yapraklarına bir yalan makinesi elektrodu bağlayan Backster, bitkinin suya verdiği tepkiyi incelemeyi amaçlıyordu.
Bağladığı cihaz, normalde insan vücudundaki stres ve duygusal tepkileri ölçmek için kullanılan bir cihazdı ve ilginç bir şekilde Backster bitkinin yaprağını yakmayı yalnızca düşündüğünde, cihazda ani bir tepki kaydedildi.
Bu durum, sanki bitki düşünceyi algılamış ve strese girmiş gibi bir tablo ortaya koyuyordu.
Bu deneyin ardından Backster bitkilerin sadece fiziksel uyarıcılara değil, duygusal ve zihinsel süreçlere de duyarlı olduğunu iddia etti.
Başka bir deyişle bir bitki, çevresinde olup bitenlere ve hatta insanların niyetlerine karşı bir tepki gösterebilirdi.
Bu olağandışı bulgu, bilim dünyasında “Backster etkisi” olarak yer buldu.
Fakat Backster etkisi bilim dünyasından gelen eleştiri oklarının da hedefi oldu.
Backster’ın iddiaları, bilim dünyasında büyük bir tartışma yarattı ve pek çok bilim insanı, deney sonuçlarının güvenilirliğini sorguladı.
Diğer bilim insanları, bitkilerin merkezi bir sinir sistemi olmadığı için acı ya da korku hissedemeyecekleri gerçeğine vurgu yaparak Backster’ın bulgularını eleştirdi.
Ayrıca, Backster’in deneylerinin çoğu tekrar edilemediği ve bunun da bulgularının güvenilirliğini azalttığını belirtmekte fayda var.
Eleştirmenler, bitkilerin tepki göstermesinin, ısı, nem, titreşim vb. çevresel faktörlerin yalan makinesini etkilediği ve bu sebeple sonuçlarda bir yanlışlık olabileceğini iddia etti.
Backster etkisi, modern bilim tarafından kabul görmese de doğayla olan ilişkimize dair önemli bir soruyu gündeme getirerek bitki nörobiyolojisi gibi yeni alanların doğmasına neden oldu.
Kaynak: The New Yorkerİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM