Olayın olduğu ilk andan itibaren devletin bütün ilgili kurumları ile bölgeye intikal ettiğini ifade eden Bakan Bayraktar, "Temel önceliklerimiz, 9 kayıp kardeşimizi, çalışanımızı bulmakla ilgiliydi. Arama faaliyetini yoğun bir şekilde başlattık, sürdürdük. Ama bununla da eş zamanlı olarak özellikle konunun çevresel hassasiyetini göz önünde bulundurarak, halk sağlığına, çevreye herhangi bir zarar vermeyecek şekilde gerekli ölçümleri ve konunun kontrol altına alınması ile alakalı da çalışmalarımızı eş zamanlı olarak sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz. Bunun yanı sıra yine konunun çevresel etkilerini sürekli ölçümlerle, analizlerle takip ettik. Takip etmeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Özellikle yüzey sularının bu bölgeye karışmaması için onların kontrol altına alınmasıyla alakalı da yoğun bir çalışmaya devam ettik. Dolayısıyla eş zamanlı yürüttüğümüz faaliyetlerimiz, şu anda halen devam ediyor. Özellikle arama faaliyetleri ile alakalı malumunuz; 2 gün önce halen devam eden heyelan riski nedeniyle bu süreç durmuştu. Ama bunun yanında heyelan olmuş toprağın uygun olacak alanlara taşınması ile ilgili faaliyetlerimiz şu anda devam ediyor. O alanlar, tespit edildi ve heyelan riski de göz önünde bulundurularak, bu çalışmalar şu anda devam etmektedir" dedi.
'ONLARLA BU SÜRECİ YÜRÜTÜYORUZ'
Bayraktar, şöyle devam etti: "Elbette en önemli önceliğimiz, buradaki 9 çalışanın aranması ile alakalı faaliyetler devam ederken aileleri sürekli bilgilendirdik. Ailelerimizi teskin etmeye gayret ettik. Hakikaten ailelerin büyük bir çoğunluğu zaten bu bölgede çalışan insanlar. Madeni hepimiz kadar bilen insanlar. Onlar da konunun ne kadar büyük olduğunu ve ne tür zorluklarla karşı karşıya olduğumuzu gayet iyi biliyorlar. Dolayısıyla onlarla bu süreci yürütüyoruz. Onların yanında olduğumuzu bir kez daha sizlerin aracılığıyla ifade etmek istiyoruz. Onların yanında olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum."
'GÖZALTI SAYISI ARTABİLİR'
Olaya ilişkin soruşturmaların sürdüğünü belirten Bayraktar, "Hem idari yönden hem teknik yönden soruşturmalar devam ediyor. Bu konu neden meydana geldi, kök sebepleri nedir, bunları araştırıyoruz. İnşallah çok kısa zamanda bunları da tespit edip, kamuoyuyla sizler vasıtasıyla paylaşacağız. Bunun yanı sıra adli konudaki süreç devam ediyor. Şu anda 6'sı tutuklu 3'ü adli kontrol şartıyla serbest olmak üzere 9 kişi hakkında adli işlemler devam ediyor. Ama bu sayı artabilir. Daha çok çalışana, buradaki sorumlu kişilere adli organlar gerekli soruşturmaları yapacaklardır. Dolayısıyla bu süreç, büyük bir titizlikle gayretle devam ediyor. Bizim açımızdan da malumunuz; 14 Şubat itibarıyla buranın maden faaliyetleri durduruldu. Şu anda tesiste herhangi bir faaliyet yapılmıyor. Sadece temel olarak odaklandığımız konu başta da ifade ettiğim gibi burada özellikle heyelana uğramış toprağın doğru bir alanda, sağlıklı bir şekilde tekrar depolanması ile alakalı faaliyetlerdir" dedi.
'SON ÖLÇÜMLERLE 8 METREKÜP'
Bakan Yerlikaya da şunları söyledi:
"İnsan kaynakları açısından yaklaşık 3 bine yakın, araç, gereç, iş makinesi açısından da 800'ün üzerinde bir mevcutla burada ilk andan itibaren arama-kurtarmaya büyük gayrete başladık. Bütün bunları yaparken daha önceki buluşmalarımızda da ifade ettiğimiz bir mesele, bugün sizler aracılığıyla açıklığa kavuşturmak istiyoruz. Bu, büyük bir kaza. Yığın liç alanı dediğimiz toprağın kümelendiği alandan her iki tarafa büyük toprak kayması, Sabırlı Deresi'ne akan büyük bir kütleden bahsediyoruz. Son ölçümlerle 8 milyon metreküp. Onun aksi istikametinde 2 milyon metreküp mangan sahası açık ocağa akan bir kütleden bahsediyoruz ve her iki tarafta da aradığımız canlarımız olduğunu söylemiştik. Bu yığın liç alanlarının tepedeki hareketini sürekli anbean kontrol eden ceoradar, sismik ölçümlerden bahsetmiştik. Her anını takip ediyoruz, kayıt altına alıyoruz. Bilim insanlarından oluşan bir kurulumuz var; bunlar teknik personel. Daha önce burayı tanıyanlar, velhasıl bize katkı sunacak herkesle bunu değerlendiriyoruz."
'HER İKİ TARAFTA ARAMA FAATLİYETLERİNE ARA VERİYORUZ'
Yerlikaya, şöyle devam etti:
"Gelinen nokta şu; 3 gün öncesinde biliyorsunuz, sizlerle bunu paylaşmıştık. Mangan sahasındaki alanda, güvenlik gerekçesiyle arama çalışmalarına ara verilmişti. 2 günden beri de Sabırlı Vadisi'nde, Sabırlı Deresi'ndeki arama faaliyetlerine yine ara vermiştik. Sebebi şu arkadaşlar; her zaman olduğu gibi AFAD olarak AFAD koordinasyonundaki tüm arama-kurtarma veya arama faaliyetlerinde önce arama işini yapan arkadaşlarımızın bu süreçte çalışan arkadaşlarımızın güvenliğini önceliyoruz. Yukarıdaki kaymaya vesile olan yerdeki stabilite hiçbir şekilde durmadı, devamlı surette aktif ve bir önceki günden bir önceki zamandan daha aktif hale gelmesi ile ilgili olan bir rapor ve nihayetinde buradaki arama çalışmalarını inkitaya uğrattı. Dün bütün bakanlarımıza bir araya gelip, bilim insanlarını, teknik mühendislerimizi tekrar dinleyip, nihai raporu aldığımız zaman şununla karşı karşıya kaldık; bunu sizlerle paylaşmamız lazım. Her iki tarafta, Sabırlı Deresi ve manganın açık ocağındaki arama faaliyetlerine ara veriyoruz. Tekrar ediyorum ara veriyoruz. Ne zamana kadar, yukarıdaki yığın liç alanındaki aktivitasyonun durup, aşağıda güvenli çalışmaya vesile olunca kadar arama çalışmalarına ara veriyoruz. Yukarıdaki yığın liç alanının tahliye planları var. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, onların planları doğrultusunda bu aktarma hangi takvim boyunca devam ederse edecek. Bize 'güvenle çalışabilirsiniz' denildiği an, AFAD koordinasyonda tekrar arama faaliyetlerine devam edilecek."
'ŞU ANA KADAR TEHLİKE OLUŞTURACAK ZEHİRLİ BİR ATIĞA RASTLANMADI'
Bakan Özhaseki de olayın olduğu andan itibaren Çevreden Sorumlu Bakan Yardımcısı, Çevre Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, ÇET Genel Müdürü ve bilim insanları ile bölgeyi takip ettiklerini söyledi. Biriken toprağın nehir ile buluşmasını kesmek için çalışma başlattıklarını aktaran Özhaseki, "Toprağın güvenli bir yere nakli için gerekli arama ve çalışmalar yapıldı. Sızdırmazlıkla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu tespitleri de arkadaşlarımız aralıksız olarak sürdürdü. Bir taraftan da belki en önemlisi; kamuoyunun merak ettiği konu, bu toprağın herhangi bir şekilde insan sağlığına, çevreye zararı var mı? Havada, suda, toprakta tehlikeli atıklar oluştu mu? gibi sorulara cevap bulabilmek amacıyla da arkadaşlarımız, her gün 9 noktadan numune alıyor. Sonra bunu gerek kendi mobil cihazımızda gerekse 3 ayrı dışarıdaki yetkin laboratuvarlarda incelettiriyorlar. Çok şükür; şu ana kadar tehlike oluşturacak zehirli bir atığa rastlanmadı. Bundan sonra da bu titizliği sonuna kadar sürdüreceğiz. Herhangi bir tehlikenin oluşmaması için elimizden ne geliyorsa, onu yapacağız. Zaten bu toprağın taşınması aşamasında taşıyabileceğimiz yerlerin tespiti dahil olmak üzere üzerimize ne düşüyorsa, onları da yapacağız. Çalışmalar titizlikle sürdüreceğiz. Yine her gün topraktan numune alacağız, havadaki ölçümleri yapacağız. Ayrıca yer altındaki suların nehre ulaşma konusundaki tehdidini de göz önünde bulundurarak, ne yapılması icap ediyorsa, bilim adamlarımızın tavsiyeleriyle, uzmanlarımızın bu konudaki görüşleriyle, istişare ile bakanlıklar arasındaki bu koordinasyonla üzerimize düşeni de yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
'ADETA KÜÇÜK BİR BARAJ İNŞA EDİLECEK'
Devlet Su İşleri yöneticileri ve mühendisleri ile süreci yönettiklerini anlatan Bakan Yumaklı ise acil eylem planı oluşturduklarını söyledi. Yumaklı, "Bu acil eylem planına istinaden öncelikle yüzey sularının akmaması ile alakalı set de yapılmaya başlandı. Şu anda 8 metreye ulaştı, 11 metreye kadar ulaştıracağız. Bunun önünde ve arkasında birikme ihtimali olan suları da atık havuzuna aktarmak üzere bir pompaj sistemi de kurulmuş vaziyettedir. İkinci olarak bunun daha da önünde gelecek olan yağışları da depolama amacıyla şu an için planlamalar, 30 metre yüksekliğinde adeta küçük bir baraj inşa edilecek. Bunun dışında da bu maden sahasının üst tarafında gelecek olan temiz suların, yağmur suları olabilir ya da normal akış olabilir. Bunların da alana girmemesi için bir baypas sistemi, şu anda planlanıyor. Arkadaşlar da bununla ilgili çalışmalara başladı. Maden sahasının üst tarafında, orada da adeta küçük bir baraj inşa edeceğiz. Gelen suları burada tutup, daha sonra da alanın dışından büyük borularla alana hiçbir şekilde değmeyecek şekilde baypas sistemiyle normal diğer tarafa adeta farklı bir akış olarak, suyun akış olarak yönlendirmiş olacağız. Şu an itibariyle herhangi bir şekilde yüzey sularından normal baraja ya da herhangi bir yere akan bir su söz konusu değil. Herhangi bir tehlike de arz edecek durum yok. Arkadaşlarımız, şu anda çalışmalara devam ediyor. En kısa zamanda bunlarla ilgili işler de bitirilmiş olacak. Tekraren bu süreçte emek veren, burada gayret gösteren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ve geçmiş olsunlar diliyorum" dedi.
'HAZIRLANACAK RAPORLAR BELLİ ZAMAN ALACAK'
Bakan Işıkhan da şunları söyledi:
"Bildiğiniz gibi bütün iş yerlerinde ve üretim sahalarında bizim için en önemli konulardan bir tanesi, çalışanlarımızın güvenliği ve sağlığıdır. Bu konuda gerekli önlemleri alıyoruz. Bu, bizim taviz veremediğimiz bir konudur. Çalışanlarımızın sağlığı, güvenliği noktasında daha önce de ifade ettiğim Teftiş Kurulu Başkanlığımız ve baş müfettişlerimiz eşliğinde şu an incelemelerimiz, araştırmalarımız devam ediyor. Bu çerçevede olayın gerçekleşmesinde ortaya çıkan kök nedenlerin bulunması noktasında da müfettişlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Tabii olayla ilgili idari ve hukuki süreç devam ediyor. Ancak müfettişlerimizin hazırlayacağı raporlar, belli bir zamanı alacaktı. Ama en son noktada; burada ihmali ve kusuru olan kim varsa, hukuk önünde gerekli hesabı vereceğini de ifade etmek isterim. Tekrar geçmiş olsun diyorum."
'O YÖNDE BİR TESPİTİMİZ YOK'
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden gelen bilim insanlarının yaptığı incelemede, liç yığının 257 metreye ulaştığının sorulması üzerine Bakan Bayraktar, "Yığın liç alanıyla alakalı şu andaki tespitimiz; onay almış üretim ve oradaki yığmayla alakalı konunun çevre izin belgesinde ve faaliyet raporunda ifade edilen şekilde uygulandığı yönündedir. Dolayısıyla bizim şu anda o yönde bir tespitimiz yok. Ama bu yönüyle de bizim ekibimiz, araştırmalarına devam ediyor. Bunların sonucunda böyle bir tespit olursa, onu da sizlerle paylaşırız. Zaten resmi anlamda da bu raporumuza yansır" diye konuştu.
'KAPATMA KARARI VERMİŞLER'
Bakan Özhaseki aynı soruya ilişkin, "2008'de ÇED raporu alınmış. Bu rapor 16 sene önce alınmış. Aradan geçen zaman ve süre içerisinde 3 yıl gibi, bazen 4 yıl gibi aralıklarla ya genişletme ya alandaki değişik proseslerin uygulanmasıyla ilgili de birtakım ÇED raporundaki yenilenmeler söz konusu olmuş. Arkadaşlarımız titizlikle tabii bu işi takip ediyor. Bir ÇED raporu için müracaat edildiğinde, uzun bir süreç var. Bu süreç bazen 2 seneyi bulabiliyor. Orada birçok bakanlıkla, kamu kuruluşlarıyla, ilgili yereldeki idarelerle, valilik olsun, belediyeler olsun, tamamıyla yazışılıyor. ÇED raporu için müracaat edildiğinde herhalde bazen yerine göre; 15, 20, 20'den fazla kamu kuruluşuna 'burada bir tesis açılacak, ne diyorsunuz? Sizin açınızdan mahsurlu bir taraf var mı? diye de tek tek soruluyor. Sonra da istenilen ne kadar, oradaki yerine getirilmesi icap eden şart varsa; getirildiğine emin olduktan sonra da vasfı yüksek olanlara bakanlık, diğerlerine il müdürlükleri izin veriyor. Belli aralıklarda da bu ÇED raporundaki uygunluk belgesine, uygun olarak bizim açımızdan tabii ki adı üstünde Çevre Etki Değerlendirmesi diye geçiyor. Çevreyi etkiliyor mu, etkilemiyor mu? İşin en çok o tarafındayız. Başka bakanlıklarımızda işin tabii ki başka tarafındalar. Herkes kendi alanına düşen meselede, bu denetimleri yapıyor. Arkadaşlarımız bugüne kadar burayla ilgili tutanaklara yansıyan tam 135 tane denetim yapmış. En çok denetimler de 2022 yılı ortalarında meydana gelen bir borunun patlaması üzerine olmuş. Burada kapatma kararı vermişler. En ağır para cezasını vermişler. Ayrıca da savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. Daha sonra ilgili firma, bunları giderdiğini belirterek yeniden müracaat ettiğinde de tabii ki çalışmasına izin vermiştir. O günden sonra özellikle neredeyse hemen her gün uğrayarak, burada çevreye bir zarar veriliyor mu, verilmiyor mu? Nihayetinde üretilen madende üretim şartlarından dolayı bir tehlike oluştuğu için; bunun çevreye etkisi noktasında arkadaşlarımız ölçümler yapmaya da devam etmiştir. Şu ana kadar bizim raporlarımızda bu konuda tehlike oluşturacak bir şey olmadığı hususunda da bilgiler var. Tabii ki öbür tarafta yığının ne kadar olduğu, kaç metre yükseklikte olduğu, onların ÇED raporlarına nasıl yansıdığı, sınırların aşılıp aşılmadığı, bunların hepsi; şu anda hem idari hem adli hem de hukuki boyutları inceleniyor. Bizim de baş müfettişlerimiz burada. Bizim ilgili birimlerimize düşen tarafta bir kusur var mı, yok mu? Biz de onu inceliyoruz. Varsa zaten gereğini yaparız. Öbür taraftan da adli olarak savcılarımız burada serbest çalışıyor. Nihayetinde kusur kimde? Niye böyle bir olay meydana geldi? Bu da ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum arkadaşlar."
ÖZEL SAĞLIK NEDENLERİNDEN GELEMEDİM'
Heyelan bölgesine neden geç geldiği de sorulan Özhaseki, şu cevabı verdi:
"Kendi özelimle alakalı bir şey söylemek istemezdim. Ancak 1 ay kadar önce 8 saat süren bir operasyon geçirdim. Buradaki hadisenin vuku bulduğu gün de devamında 2 saatlik bir operasyon daha geçirdim. Hastanede kalıp, doktorların nezaretinde uzunca bir süre tedavi oldum. Mecburen bu tür hadiseler olduğu için de dışarı çıkarak, şu gördüğünüz kara gözlüklerle gezmeye devam ediyorum. Ondan dolayı kusura bakmayın. Buradaki olayların hepsinden sonuna kadar tabii ki haberim var. Gelememe nedenim; sadece özel sağlık nedenleridir. O yüzden özür dilemem gerekiyorsa, bütün kamuoyundan özür dilerim."
DHA
Kaynak: SACITASLAN.COM