
Bu durumun en temel sebebi, elbette kullanılan teknoloji ile ilgili.
Fakat her zaman olduğu gibi, istisnalar da olabiliyor. Mesela tavandan seken bir sinyalin, cihaz sensörüne ulaşabildiği gibi!
Sinyalin sağlıklı algılanması, kumandaların kullandığı teknolojiyle doğrudan ilişkili.
Mesela en yaygın kullanılan sistem, kızılötesi (IR) sinyallerle çalışan kumandalardır. Bu sistemde kumanda, cihazın üzerindeki bir sensöre kızılötesi ışık gönderiyor. Bu ışık, gözle görülmese de ışık gibi doğrusal hareket ediyor, yani dümdüz gidiyor.
Dolayısıyla sinyalin hedefe ulaşabilmesi için genellikle kumandanın doğrudan cihazı görmesi gerekmekte. Arada bir engel olduğu sürece kumanda sinyali, sensöre ulaşamıyor ve cihazdan doğal olarak bir karşılık alamıyoruz.
Bazen de ortamın yapısı, bu kızılötesi sinyali yansıtabiliyor.
Gariptir ki beyaz düz tavan ve duvarlar, bu tür yansımaları sağlayabiliyor. Böyle bir durumda kumandayı tavana doğrulttuğumuzda sinyal, tavandan sekip yine cihazın sensörüne ulaşabiliyor. Yani bazen, tavana tutulan kumandanın sinyali algılaması da bu yüzden.
Bazı kumandalar da kızılötesi yerine radyo frekansı ile çalışıyor. Bu sistem, radyo dalgaları sayesinde sinyali iletiyor. Radyo dalgalarına geldiğimizde onlar, ışık gibi doğrusal hareket etmek zorunda değiller; duvarlardan, mobilyalardan geçebiliyor ve çok daha geniş bir alana yayılabiliyorlar. Bundan dolayı RF kumandalarda yön, pek de önemli değil.
Bluetooth ve Wi-Fi gibi kablosuz bağlantı kullanan kumandalar da var.
Bu kumandalar, özellikle akıllı televizyonlarda ve sesle çalışan sistemlerde karşımıza çıkıyor. Bluetooth da yön bağımsız çalıştığı için kumandanın nereye tutulduğunun bir önemi yok.
Kumandanın hangi yönü gösterdiğinde işe yarayıp yaramadığı, onun sinyali nasıl ilettiğiyle doğrudan bağlantılı. Eğer kumanda, kızılötesi kullanıyorsa tuttuğumuz yön önemliyken diğer teknolojilerde kumandanın açısı, pek de önemli değil.
Kaynaklar: 1, 2TV ile ilgili diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM