
Bu süre, müzik sektörünün bir stratejisi mi yoksa tamamen tesadüf mü?
Tesadüf olduğunu hiç sanmıyoruz, çünkü bu durum, yıllar önce bir standart hâline gelmiş! Gelin, anlatalım.
Takvimleri biraz geriye, plak dönemine çevirelim.
Biliyoruz ki bir dönem ne telefon ne de müzik çalarlar yoktu. İnsanlar, müziği plaklardan dinliyorlardı. 1880’lerde başlayan bu serüven, neredeyse bir asır devam etti. 78 devirli plakların döneminde, yani 1880’lerden 1950’lere kadar olan sürede, ilk gramofon plakları, her bir yüzüne 3-5 dakika ses kaydedebiliyordu.
Bu kısıtlı süre, sanatçıları ve prodüktörleri şarkıları kısa tutmaya zorladı. Mesela 1920'lerde popüler olan caz şarkılarına bakarsanız, bu süreye uygun olarak hazırlandığını görebilirsiniz.
45’lik plaklar, şarkı için ideal kapasite sunmaya başladı.
1950’lerden sonra, RCA şirketi, 45 devirli plakları piyasaya sürdü. Bu plaklar, tek bir şarkı için ideal kapasite sunuyordu. Bir yüzünde ana parça, diğer yüzünde de B-side adı verilen ikincil bir şarkı yer alıyordu. Bu format, radyolarda çalınmak üzere optimize edildi ve süresi de yine 3-4 dakika civarındaydı.
İşin bir de radyo yayıncılığı vardı. Radyo istasyonları, o dönemlerde reklam gelirlerini artırmak için daha fazla şarkı ve reklam arası eklemek istiyordu. Kısa şarkılar, program akışını esnek tutarken dinleyicinin dikkatini dağıtmadan sık parça değişimine en uygun seçenekti.
Pop müzikler, genelde 3 dakika sürecek şekilde hazırlanır.
Standart bir pop şarkısı yapısı, genelde 3 dakikaya sığacak şekilde tasarlanıyor. Bu format, dinleyiciye hemen akılda kalıcı melodiler sunarken tekrarlarla bağımlılık yaratıyor. Bir kez bile açıp sonuna kadar dinlemememize rağmen dilimize dolanan o pop şarkıları var ya? İşte sebebi bu…
İnsan beyninin dikkat süresini de göz ardı etmememiz gerekiyor. Özellikle beyin, yeni bir şarkıyla karşılaştığında ilk 30 saniyede etkilenir. 3 dakika, bir fikri tamamlamak için yeterli süre sunarken, dinleyicinin de sıkılmasını engeller. Keza araştırmalar da ortalama bir dikkat süresinin 3-5 dakika arasında olduğunu gösteriyor.
Dijital platformların etkisini söylemeden geçemeyiz.
Bugün kullanmayanın kalmadığı Spotify, Apple Music gibi platformlarda, bir şarkının 30 saniyesi dinlendiğinde o şarkı "çalınmış" sayılıyor. Kısa şarkılar, daha sık tekrar dinlenebilir ve algoritmalar tarafından öne çıkarılır. Bu da sanatçıların gelirini artırdığı için bile isteye şarkıların kısa tutulduğu bir gerçek.
İstisnalar tabii ki yok değil. 1970'lerde Pink Floyd, Led Zeppelin gibi gruplar, 10+ dakikalık şarkılar yaparak bu standardı kırdı. Ama bu tür parçalar, genellikle "albüm sanatı" olarak değerlendirilirken radyolarda da kısaltılarak yayınlandı.
3 dakika kuralı, dinleyici alışkanlıkları ve endüstriyel çıkarlarla pekişen, çoğu müziğin bu kurala uymasına rağmen uymayanın da pek tabii olduğu bir standart hâline gelmiş durumda.
Kaynaklar: 1, 2Müzikle ilgili diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM