USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Vücudumuz Nasıl Açlıkla Mücadele Edip Hayatta Kalıyor?

Bazı zamanlar uzun süre yemek yemeden zaman geçirdiğimiz oluyor, toplantılar ve işler derken yemek yemeye vakit olmuyor. Ramazanda ise bunu neredeyse günün yarısından fazlasına yayarak aç kalabiliyoruz. İlk başta karnımız gurulduyor, hafif bir hâlsizlik hissediyoruz ama bir zaman so

Vücudumuz Nasıl Açlıkla Mücadele Edip Hayatta Kalıyor?
06-04-2025 10:08

İnsan vücudu, binlerce yıldır hayatta kalma mücadelesinde sayısız zorluğa karşı kendini adapte etme yeteneği geliştirdi. Adaptasyon süreçlerinden belki de en etkileyici olanı, açlığa karşı verdiği tepki.

Peki, vücudumuz yiyecek kıtlığıyla karşılaştığında nasıl hayatta kalmayı başarıyor? Metabolizmamız, enerji kaynaklarını korumak ve hayati fonksiyonları sürdürmek için nasıl bir dönüşüm geçiriyor?

Açlığa karşı ilk tepki enerji kaynaklarının yeniden düzenlenmesiyle başlıyor.

açlık

Vücudumuz, yiyecek bulamadığımızda ilk olarak enerji kaynaklarını yeniden düzenlemeye başlıyor. Normalde enerji ihtiyacımızın büyük bir kısmı karbonhidratların parçalanmasıyla elde edilen ve hücrelerimizin temel enerji kaynağı olan glikozdan karşılanıyor.

Yemekten birkaç saat sonra vücut, enerjiyi normal şekilde kullanıyor ancak 8 ila 12 saat gibi bir açlık durumunda, glikoz seviyeleri düşmeye başlıyor. Bu noktada vücut, henüz bir kriz moduna girmeyerek glikoz yerine alternatif enerji kaynaklarına yöneliyor.

24 saat sonra ise alternatif enerji kaynakları devreye giriyor.

Bir gün boyunca hiçbir şey yemezsek vücudun glikojen depoları tükenmeye başlıyor ve enerji ihtiyacını karşılamak için yağ yakımı sürecine giriliyor.

Karaciğer, yağları ketonlara dönüştürerek beyin ve diğer organlar için yeni bir yakıt kaynağı oluşturuyor. Ketonlar, özellikle uzun süreli açlıklarda hayatta kalmamızı sağlayan kritik moleküllerden oluyor.

72 saat sonra kaslar koruma moduna geçiyor.

uzun süre aç kalmak

Üç gün boyunca yemek yemediğimizde ise metabolizma hızını düşürerek enerji tasarrufu yapmaya başlıyor. Bu sırada da protein kaybını en aza indirmek için kas yıkımını sınırlamaya çalışıyor.

Bunun yerine yağ depolarını daha fazla kullanıyor ve keton üretimini artırıyor. Beyin de normalde glikoz kullanırken artık büyük ölçüde ketonlarla çalışmaya başlıyor ve bu da açlık sürecinde zihinsel berraklık hissini açıklayabilir.

Bir haftadan sonra da artık hayatta kalma modu devrede.

Eğer bir hafta boyunca yemek yemezsek de tiroid hormonları ve diğer metabolik regülatörler devreye giriyor. Tiroid hormonlarının aktivitesi azalıyor, metabolizma yavaşlıyor. Aynı zamanda vücut ısısı düşüyor ve fiziksel aktivite azalıyor.

Bu dönemde yağ depoları ana enerji kaynağı olmaya devam ediyor ama uzun vadede hayati organların zarar görmemesi için bazı proteinler de enerji üretiminde kullanılmaya başlanıyor.

Uzun süreli açlıkta vücut sınırlarını epeyce zorluyor.

açlığa dayanmak

Vücudun haftalarca hatta aylarca açlığa dayanabilme kapasitesi, yağ oranına ve genel sağlık durumuna bağlı. Aşırı uzun süren açlık durumlarında tabii ki kas kütlesi ciddi şekilde azalmaya başlıyor ve bağışıklık sistemi zayıflıyor, vitamin ve mineral eksiklikleri, organların fonksiyonlarını bozabiliyor.

Bu noktada, vücut kendi dokularını enerji kaynağı olarak kullanmaya başlıyor ve kritik eşik aşıldığında organ yetmezliği gibi ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor.

Açlık psikolojimizi nasıl etkiliyor?