Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcı oranı tarihi düşük seviyelere gerilediği açıklanırken, 2000’li yılların başından bu yana yüzde 50’lerin üzerinde yer alan yabancı oranı son yıllarda hızlı bir düşüş trendine girerek yüzde 30 düzeyinin altına indi. Uzmanlar ise yabancı yatırımcının seçim sonuçlarını beklediğini vurguluyor.
Ekonomim’den Safa Gümüş’ün haberine göre, geçtiğimiz yılı enflasyonun etkisiyle yükselerek kapatan ve yatırımcısını sevindiren borsa, seçimler yaklaştıkça karmaşık bir görünüme büründü. Özellikle seçim sonrası kurulacak yeni hükümetin uygulayacağı ekonomi politikaları üzerine tahminler yürütülürken, belirsiz görünüm borsa üzerindeki kara bulutları daha da görünür kıldı. Döviz cephesinde ise seçim sonrası kurun yönüne ilişkin tahminler hem uluslararası yatırım bankalarından hem de yurtiçi aktörlerden gelmeye başladı. Yatırım karmaşasının bilmecelerini ve bu bilmecelere ait kritik cevapları sektörün profesyonelleri yanıtladı;
ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM
Hem yurtiçi hem yurt dışında çok bilinmeyenli bir denklem sürecine girdiğimizin altını çizen Alnus Yatırım Araştırma Direktörü Volkan Dükkancık, seçime kadar olan ve seçimden sonraki süreçte volatilitenin yüksek kalmasını beklediğini söyledi. Özellikle yılın ikinci yarısından sonra borsaya yerli ve yabancı yatırımcının ilgisinin artacağının düşündüklerini ve portföylerin yüzde 50’sinin hisse senetlerinde değerlendirilebileceğinin belirten Dükkancık “Hem dolar/TL’de yaşanabilecek dalgalanmadan hem de yurtdışında artan finansal çalkantıya karşı bir korunma olarak gram altın ve daha az riskli yatırım araçlarını tercih eden yatırımcılar açısından da Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) bir alternatif olarak değerlendirilebileceği kanısındayız.” dedi.
Seçim sonrası iktidar değişikliğinin değil de hükümetin izleyeceği ekonomi politikalarının yön belirleyeceğini, eğer küresel çapta kabul görmüş bir ekonomi politikasına geçiş olursa hisse senedi piyasasının orta ve uzun vade için cazip görünümünü koruyacağını söyledi.
“Sadece KKM noktasında değil, ihracatçılar başta olmak üzere tüm ekonomik aktörler mevcut kur seviyelerinden rahatsız. Hatta resmi kur ile serbest piyasadaki kur arasında oluşan makas da bunun net bir şekilde göstergesi” ifadelerini kullanarak seçim sonrası dolar/TL’nin yönünün yukarı olacağını ve bunun seçim sonuçlarından bağımsız olarak gerçekleşenini ifade eden Dükkancık, seçim sonrası yabancı yatırımcının Türkiye’de alacağı pozisyonlara dair de görüşlerini paylaştı.
Yabancı yatırımcının gözünün kulağının Türkiye üzerinde olduğunu, bunun da sıklığı artan yabancı kurum raporlarından anlaşılabildiğini söyledi. Seçim sonrası politika değişikliğinin gerçekleşmesi durumunda beklentilerini “Özellikle, kabul görmüş ekonomik politikalara bir dönüş olması durumunda çok yoğun bir biçimde hem doğrudan yatırım hem de sermaye yatırımı yoluyla ülkeye ciddi bir yabancı girişi olacağını düşünen kesimdeyim” şeklinde aktaran Dükkancık, yatırımcılar için en büyük risk olarak ise ekonomi politikalarında seçim sonrası “ısrarlı” olunmasını işaret etti.
BORSA ÜZERİNDE BASKI
Halka arzlara katılmak için yapılan bakiye düzenlemelerinin son günlerde borsa üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çeken İnfo Yatırım Stratejisti Çağlar Toros, “Belirsizliklerin ağır bastığı, piyasaya taze para girişlerinin yerini para çıkışlarına bıraktığı, büyük ölçekte halka arzlara gelen taleplerin paylardan çıkışa sebep olduğu bu dönemde volatilitenin yüksek, hacimlerin düşük olmasını anlamlı karşılıyoruz” diyerek yatırımcıların seçime kadar temkinli hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Seçim sonrasında ise belirsizliklerin ortadan kalkması ve yüksek enflasyon karşısına getiri arayışı içerisinde olanların tercihlerinde üst sıralarda olmasını bekledikleri borsa için yukarı yönlü trend beklediklerini belirtti.
Portföylerde dağılımın yüzde 40 hisse senedi, yüzde 10 dolar, yüzde 10 KKM, yüzde 5 Euro, yüzde 5 tahvil-bono, yüzde 5 özel sektör tahvili, yüzde 20 altın ve yüzde 5 TL mevduat şeklinde düzenlenmesinin doğru olacağını düşündüklerini ifade eden Toros, seçim sonrası gerçekleşebileceklere dairde ayrıntılı bir tablo paylaştı.
“Seçim sonucu ne olursa olsun, belirsizlik kaygılarının azalması ve ortodoks politikalara dönüş beklentisi ile yabancı yatırımcı ilgisinde bir iyileşme Borsa İstanbul’da hissedilecektir” ifadeleriyle yabancı yatırımcının ilgisinin Türkiye’ye yönelebileceğini altını çizerken, yıl sonu enflasyon beklentilerinin ise yüzde 45-50 aralığında olduğunu ifade etti.
NET NAKİT POZİSYONLARI ARTIRILMALI
Seçim yaklaştıkça belirsizliğin piyasalarda yankı bulmaya devam ettiğini söyleyen İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, kısa vadeli yatırımcıya seçime yaklaştıkça net nakit pozisyonlarını artırmaları tavsiyesinde bulundu. Seçim sonlanana kadar kredili, riskli işlemlerin sakıncalı olabileceğini altını da çizen Özer “Seçime bir miktar nakitle girmek oluşabilecek fırsatları değerlendirmek açısından elverişli olabilir” dedi.
Seçim sonucu fark etmeksizin dolarda yukarı yönlü bir hareket beklediklerini, bu durumunda gram altında pozitif hareketlere yol açabileceğini ifade eden Özer, seçim sonrası ekonomi politikalarında yaşanabilecek olası bir değişimin yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisini artırabileceğini söyledi.
“Piyasamız yabancı yatırımcının yatırım yapabileceği iskontoyu taşıyor. Benim beklentim seçim sonrasında yabancı yatırımcının gelmesi yönünde” sözleriyle beklentisini aktaran İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, seçim sonrası en büyük riskleri ise “Ekonomi politikaların değişim olmaksızın aynı şekilde sürmesi. Kurdaki hareket alanının önlemler alınmadan ucu açık bırakılması. Ekonomi yönetiminin Ortodoks politikalara geri dönmemesi. Daha yalın bir ifadeyle piyasa dinamiklerinin piyasa koşullarına uyumlu bir hale getirilmemesi” sözleriyle ifade etti.
KUR SONUÇLARDAN BAĞIMSIZ ARTABİLİR
Kurun yükselmemesi için alınan önlemlerin, döviz piyasasında bir enerji birikimine yol açığını belirten Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, seçim sonrasında kurun sonuçlardan bağımsız olarak artabileceğine dikkat çekti. Seçim sonrası ekonomi politikalarının izleyeceği yönün, çıkacak sonuçlara göre ciddi yol ayrımlarına sebep olacağını ve bununda portföylerde bir dağılım yapmayı zorlaştırdığını ifade etti. Özellikle seçim atmosferinin gölgesinin bir süre daha piyasaların üzerinde dolaşacağına dikkat çeken Erkan, 14 Mayıs seçimlerinin radardan çıkmasından kısa bir sonra belediye seçimlerinin de radara girmeye başlayacağını ve bununla birlikte geniş mali politikaların genel/yerel seçim konjonktürüne ek olarak deprem sonrası yapılaşma ve teşvik harcamaları çerçevesinde devam edeceğini söyledi.
Olası seçim sonuçları ışığında ekonomi politikalarına dair değerlendirmelerde de bulunan Erkan, mevcut iktidarın değişmemesi durumda, büyüme odaklı ekonomi politikalarının düşük faiz eşliğinde sürdürülebileceğini, iktidarın değişmesi ve muhalefetin kazanması durumunda ise geleneksel politika araçlarına dönüşle birlikte faizinde enflasyonla mücadelede bir ana araç olarak tekrar sahneye çıkabileceğini belirtti.
Sözlerine “Baz etkisinden dolayı yıl ortasında yüzde 40’a yanaşacak bir enflasyon çerçevesinde yüzde 30’lara çıkarılacak bir politika faizi reel getiriyi pozitife çevirmeyecek, ancak piyasalara odak noktasının enflasyon hedeflemesi olduğu mesajını verecek. Döviz muhtemelen ilk dönemde, piyasa artık serbest bırakılacağından bir artış gösterecek, ancak ekonomik plan işler ve liraya güven/getiri katkısı sağlanırsa zirveden geri çekilerek bir dengelenme yaşayabilir. Hisselerin durumu ise yabancının ekonomiye bakış açısı çerçevesinde şekillenebilir ve bilanço değerlerinden uzaklaşan iyi şirketler ucuzluk konseptinde yeniden cazibe oluşturabilir.” ifadeleriyle açıklık getiren Erkan, her halükârda ekonomik geçişin biraz sancılı olabileceğini belirtti.
TEMKİNLİ DAVRANIN TAVSİYESİ
Seçim öncesi ve sonrası dönem için yatırımcılara temkinli olmalarını tavsiye eden Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, yatırımcıların döviz-altın-mevduat ve hisse senedi dağılımında altın ve mevduat gibi daha az riskli enstrümanların ağırlığını artırmayı tercih edebileceklerini söyleyerek “Örneğin varlığının yüzde 50’sini hisse senedinde tutan bir yatırımcı, önümüzdeki 3-4 aylık dönemde bu ağırlığını kendi risk algısına göre yüzde 30-40’lara indirebilir ve bu hisse portföyünde de özellikle daha defansif hisselere yatırım yaparak geçirebilirler.” ifadelerini kullandı.
Seçimin sonucu ve seçim sonrası verilecek mesajların belirsizliğine dikkat çeken Demirtaş, piyasalar için en önemli şeyin seçim sonucunun ve sonrasında verilecek mesajların net olması olduğunu söyledi. Özellikle yabancı yatırımcının Türkiye’de piyasalara şüpheli baktığı bir ortamda mali ve parasal politikalara ilişkin mesajlarla güven sağlanabilirse sıkıntılı geçecek 3-4 aydan sonraki dönem için piyasalarda bir toparlanma görülebileceğini ifade etti. Özellikle dünyada faizlerin yükseldiği bir dönemde Türkiye’de faizlerin düşük tutulmuş olmasının iç talebi artırdığını ve cari dengeyi zorlamaya başladığına dikkat çeken Demirtaş, seçim sonrası yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisini, verilen yatırımcı dostu mesajların ve net duruşun sağlayacağını söyledi.
Seçim sonrası 2023’ün kalanı için en büyük risk olarak siyasi ve jeopolitik riskleri işaret eden Cemal Demirtaş “Son 1 yılda büyümeden feragat edilmezken enflasyon ikinci plana itildi. Son 2 çeyrekte görüyoruz ki yüksek enflasyon ortamında ekonomimiz rekabetçiliği de azalmaya başladı. Hem yüksek enflasyon hem de ekonomide sert daralma önümüzdeki diğer risk unsurları olarak dikkat çekmektedir” ifadelerini kullandı.
patronlardunyasi.com