Birçok bilim insanı, alt çenesini okşayarak bu konuyu düşünüyor. Çenenin altından hafifçe uzanan kemikli çıkıntı, insanlara özgü ve araştırmacılar, yıllardır bu konu hakkında teoriler üretmeye devam ediyor.
Bu kadar belirgin bir özellik nasıl oluyor da koskoca hayvanlar aleminde yalnızca insan türüne özgü olarak ayrışabiliyor? Hazırsanız teorileri gözden geçirelim.
İnsan türüne özgü olarak ayrışan en belirgin özellik çene ucu.
En yakın genetik kuzenlerimiz olan şempanze ve gorilleri düşünün. Onların bile alt çene çıkıntıları yok. Ön dişlerinden aşağıya ve geriye doğru eğimli. Hatta Neandertaller gibi geçmiş zamanlarda yaşayan diğer türlerin de çene uçları yoktu.
İnsan türünün şempanzelerden ayrıldıktan sonraki hâlini göz önünde bulundurduğumuzda da “Bu özellik yalnızca insan türüne özgü.” denebilecek öne çıkan tek özelliğin çene olduğu görülüyordu.
En çok kabul gören teori, çiğnemeyle ilgili.
Çene, evrimsel biyolojide araştırmacılar arasında büyük farklılar ortaya çıkaran bir konu. Bu yüzden hiçbir teoriye kesin gözüyle bakılamıyor. Bu teorilerden ilki, atalarımızın alt çenelerini çiğnemeye dayanacak şekilde güçlendirerek çene ucu geliştirdikleri. Yine de bazı bilim insanları, çiğnemeyi güçlendiren yerin çene olmadığını ileri sürüyor.
Diğer teoriye göre ise dil kullanımı için çene geliştirildi.
Dilin gelişimiyle konuşma ve iletişim yeteneklerimiz de evrimleşti. Dilin kullanımı, çene ve çene kaslarının belirli hareketlerini gerektirse de evrimsel gelişimin doğrudan çene ucunu etkileyip etkilemediği konusu hâlâ tartışmalı.
Kimisi çene ucunun dil kullanımıyla geliştiğini iddia etse de yalnızca dil kullanımı için çene ucunun bu denli geliştirilmesinin çok mümkün olmadığını ileri süren bilim insanları da var.
Gelelim cinsel seçilime.
Tamamen farklı bir teori olarak karşımıza cinsel seçilim de çıkıyor. Bazı özellikler, karşı cinse çekici geldiği için gelişebilir. Çene şekli de eş hakkında bazı sinyaller veriyor olabilir.
Örneğin kadınlar, geniş çeneli erkekleri, iyi genlere sahip olduğunu düşünerek tercih edebiliyor. Aynı şekilde bir kadının dar çenesi, yüksek östrojen seviyelerine işaret edebiliyor. Üstelik kadın ve erkek çenesi karşılaştırıldığında küçük bir fark olsa da erkeklerin daha belirgin bir çeneye sahip olduğu görülüyor.
Bu farklılık bazı araştırmacılara göre çene ucunun konuşma ya da çiğneme için geliştirildiğine yönelik teorileri silip süpürüyor çünkü eğer öyle olsaydı her iki cinsiyette de çenenin aynı şekilde gelişmesi gerekirdi.
Sebepsizce orada durma ihtimali bile var!
Çenemiz, başka bir özelliğin değişmesinden geriye kalan evrimsel bir yan ürün de olabilir. Daha uzun bir yüz ve çene görünümündeyken duruşumuz değiştikçe ve yüzümüz kısaldıkça zamanla küçülmeye bağlı olarak böyle bir özellik kalmış olabilir.
Ancak yan ürün olduğuna ilişkin teoriyi bir gerçek olarak saymak için test edebileceğimiz yeterince kanıt olmadığından bu da yalnızca teori seviyesinde kalıyor. Size en mantıklı sebep hangisi geldi? Yorumlara yazın!
Kaynaklar: James Pampush, Science and Society, Science Dailyİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM