İlk bakışta sıradan bir deniz canlısı olarak görülseler de oldukça ilginç yapıya sahip denizanalarının bu hayatta kalma mücadelesinin altında biyolojik bazı sebepler yatıyor.
O zaman gelin onların basit ama etkili yapısını yakından inceleyelim.
Denizanalarının merkezi bir sinir sistemi yok.
Bunun yerine, sinir hücreleri vücutlarının etrafına yayılmış durumda. Sinir hücreleri, dokunma veya kimyasal değişiklikler gibi dış uyarıcılara hızlı bir şekilde tepki veriyor. Beyin yerine, sinir ağı sayesinde de hareketlerini koordine ediyorlar ve besinleri yakalıyorlar.
Denizanalarının kalbi de yoktur, peki nasıl hayatta kalıyorlar?
Bunun cevabı da vücutlarının büyük bir kısmının suyla dolu olmasında gizli. Denizanalarının vücudu, yaklaşık yüzde 95 oranında sudan oluşuyor. Su, vücutlarının içindeki maddelerin difüzyon yoluyla taşınmasına olanak tanıyor.
Böylece, besinler ve oksijen hücrelere rahatça ulaşırken atık maddeler de hücrelerden dışarı atılıyor. Basit ama etkili sistem, denizanalarının kalpsiz bir şekilde hayatta kalmasını da sağlıyor.
Denizanalarının hayatta kalma stratejileri arasında beslenme ve savunma mekanizmaları da önemli bir yer tutuyor.
Denizanaları, dokunaçlarında bulunan özel hücreler sayesinde avlarını yakalıyor demiştik. Bu hücreler, avlarına temas ettiğinde onları felç eden zehirli maddeler salgılıyor. Böylece avlarını kolayca yakalayıp tüketiyorlar.
Ayrıca denizanalarının savunma mekanizmaları da oldukça etkili. Vücutlarındaki renkli desenler ve saydam yapıları sayesinde düşmanlarından saklanabiliyorlar. Bazı denizanaları, avcılarını yanıltmak için biyolüminesans (ışık üretme) yeteneklerini de kullanıyor.
Suyun içindeki akıntılarla sürüklenerek hareket eden denizanaları, basit yapıları sayesinde enerjilerini verimli bir şekilde kullanıyorlar. Bu da onların, beyin ve kalp olmadan bile hayatta kalmalarını sağlıyor.
Kaynaklar: Science ABC, Earth Life, National Geographic, Ocean ConservancyHayvanlar hakkında öğrenebileceğiniz ilginç bilgiler:
Kaynak: WEBTEKNO.COM