Neredeyse herkes, senelerdir bu iddianın doğru olduğunu düşünüyor. Ancak bunun bir şehir efsanesinden ibaret olması ihtimaller dahilinde değil mi?
Gelin birlikte doğruluğuna bakalım.
Aslında bu iddianın temeli, Orta Çağ’a kadar uzanıyor.
Hapşırık, bildiğimiz üzere burnumuzun kir, toz ve yabancı maddeleri vücuttan atmak için uyguladığı bir savunma mekanizması. Tabii bu esnada, akciğerin sıkışması gibi vücudumuzun içinde de birtakım olaylar yaşanıyor.
Göğsümüzde büyük bir basıncın etkisiyle kalbe giden kan akışınca ciddi değişimler yaşandığı doğru. Bu durumun etkisiyle kalp, daha hızlı ya da daha yavaş atabiliyor. İyi haberi de verelim: Kalp durmuyor!
Kalbimiz, hapşırma esnasında durmasa da beyinde anevrizmaların yırtılma ihtimali var.