Beslenmenin, kanser tanısı konulduğu andan itibaren tedavi sürecini ve yaşam kalitesini etkileyen önemli bir faktör olduğunu ifade eden Sungur, “Kanser hastalarında kanserin türü, uygulanan tedavi çeşidi ve tedaviye bağlı gelişen semptomlar gibi farklı nedenlerle beslenme sorunları gelişebilir. Bu yüzden kanser hastaları, sadece kanserin fiziksel ve metabolik etkilerinden değil, aynı zamanda tedaviye bağlı gelişen yan etkilerden dolayı da yetersiz beslenme riski altındadır. Kanser hastaları beslenme planına uyması gerekmektedir. Kanser hastalarında sağlıklı vücut ağırlığının, kas ve yağ kütlesinin korunması, beslenme durumunun iyileştirilmesi tedavi sürecine olumlu katkı sağlar ayrıca hastanede kalış süresinin kısalması, enfeksiyon riskinin ve mortalitenin azaltılması için büyük önem taşımaktadır. Kanser hastalarında hastalığa bağlı olarak artan enerji ve besin öğesi ihtiyacının karşılanamaması veya uygulanan tedavinin iştahsızlık, tat-koku duyusunda değişiklikler veya ağız içi yaralar gibi yan etkilerinin görülmesi durumlarında oluşan semptomlara özgü beslenme planlaması yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘AĞIZ İÇİ YARA VARSA ACI, TUZLU VE SICAK YİYECEKLER TÜKETİLMEMELİ’
İştah azalması olduğu durumlarda yemek öğünlerinin az ve sık olacak şekilde ayrıca hastanın sevdiği besinlerle sağlıklı bir örüntü oluşturacak şekilde planlanması gerektiğini işaret eden Sungur, şunları söyledi:
“Porsiyon olarak küçük ama enerji ve proteini yüksek olan besinler seçilmelidir. Hastanın ağız içinde yara oluşması durumunda acı, tuzlu, sıcak ve asitli yiyecekler tüketilmemelidir. Bulantı- kusma durumu olduğunda da hastalar yemek pişirilen ortamdan uzak durmalıdır. Öğünlerinde kuru yiyeceklere (tost, kraker, leblebi vs.) yer verilebilir. Yağlı besinler, kızartmalar, ağır kokulu besinler tüketilmemelidir. Yemek yedikten hemen sonra yatılmamalıdır ve sıvı yiyecek ve içecekler yemeklerle birlikte tüketilmemelidir. Kabızlık oluştuğunda günlük beslenmede posadan zengin kuru baklagiller, sebze ve meyveler, tam buğday ürünleri, bulgur, tam buğday makarna, çavdar ekmeği gibi besinler mutlaka tüketilmelidir. Günde en az 8-10 bardak su tüketilmelidir. Hafif düzeydeki egzersizler veya yürüyüş yapılabilir.”
‘İŞLENMİŞ ŞARKÜTERİ ÜRÜNLERİNDEN UZAK DURULMALI’
Kanser hastalarının işlenmiş şarküteri ürünlerinden ve sakatatlardan da mümkün olduğunca uzak durması gerektiğinin altını çizen Sungur, “Açık alanda satılan yiyecekler tercih edilmemelidir. Besinlerin pişirme yöntemlerinin sağlıklı olmasına (ızgara, buğulama, haşlama ve buharda pişirme gibi) özen gösterilmelidir. Kanser hastalarında ilave şeker tüketimi sınırlandırılmalıdır. Tatlı tüketimi yasak değildir ancak sıklığına ve porsiyonuna dikkat edilmelidir. Özellikle iştahın azalması durumunda vücut ağırlığı kaybı devam eden bir hasta için sütlü tatlılar enerji açığını kapatmaya yardımcı olabilmekte ve hastalarda besin alımının artışı için teşvik edici olabilmektedir. Kanser hastalarının beslenmesinde haftanın 1 veya 2 günü sütlü tatlılara yer verilebilmektedir. Aktif olarak kemoterapi alındığı dönemde greyfurt, kivi, nar gibi meyveler kemoterapi ilaçlarının etkinliğini değiştirebileceğinden tüketilmemelidir. Benzer şekilde bitkisel karışımlar, kürler, bitki çayları, besin takviyeleri bazı durumlarda uygulanan tedaviyle etkileşime girmekte, tedavinin seyrini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu yüzden bu yiyecekler hekime ve beslenme uzmanına danışılmadan tüketilmemelidir” ifadelerini kullandı.
DHA
Kaynak: SACITASLAN.COM