İnsanların yemek yemeden ne kadar süre dayanabileceğine dair ilişkin sınırlar karmaşık olsa da bazı vücut tipindeki insanların avantajlı olabileceğini gösteren çalışmalar da mevcut.
Tabii ki bu konuya su dahil değil çünkü su olmadan insanların bir hafta bile dayanabilmesi mümkün değil ancak açlığın süresi büyük ölçüde değişebiliyor.
Kilolu olanlara iyi bir haberimiz var.
Kilolu ya da obez olmanın zararları günümüzde su götürmez bir gerçek ancak olası bir senaryoya baktığımızda kıtlık zamanı, obezlerin normal kilodaki insanlara göre daha uzun süre hayatta kalacağına dair araştırmalar mevcut.
Enerji rezervlerimizin önemli parçalarından vücut yağı aslında yiyecek bulunmadığı zamanlar için bir “yedek benzin” görevi görüyor. Vücudumuz da enerji ihtiyacını karşılamak için öncelikle mevcut glikojen depolarını ve daha sonra yağ depolarını kullanıyor. Yağ depoları, glikojene kıyasla çok daha enerji içerdiğinden de daha uzun süreli enerji kaynağı sağlıyor.
Araştırmalar da yağ depolarının özellikle uzun süreli açlık dönemlerinde hayatta kalmak için kritik bir öneme sahip olduğunu gösteriyor.
Metabolizma da kıtlık olunca kendini geliştiriyor.
Kişinin ne kadar hızlı enerji harcadığını ifade eden metabolizma hızı da açlık durumunda hayatta kalma yeteneğinde ustalık sergiliyor. Vücudumuz enerji tüketimini azaltmak için metabolizma hızını yavaşlatabiliyor. Böylece enerji rezervleri daha verimli kullanılıyor.
Birçok canlı gibi insanlar da enerjinin sınırlı olduğu koşullara karşı metabolik adaptasyonlar geliştirebiliyor. Bu sayede de yine rezervler korunuyor ve uzun süreli açlık dönemleri tolere edilebiliyor.
Vücut kompozisyonu ise hayatta kalma yeteneğimizi etkileyen bir başka önemli faktör. Kas kütlesi, enerji tüketimi için önemli bir kaynak olabilir ancak bu, vücut yağı kadar verimli bir enerji deposu değil. Dolayısıyla vücut kompozisyonu, özellikle kas ve yağ oranı açısından dengeli bir yapı, enerji tüketimini optimize edebilir.
Tutumlu gen hipotezinin de söyleyecekleri var.
Bazı bireylerin büyük oranlarda yağ depolarken diğerlerinin depolanamamasının nedenleri kimi noktalarda belirsizliğini koruyor ancak bu işte de genetik faktörü bulunuyor. THG yani “tutumlu gen hipotezi” diye adlandırılan bir fikir var.
Bu fikre göre de yağ depolamak, kıtlık dönemlerinde hayatta kalmak için oldukça önemli. Buradan çıkar fikir de kıtlık zamanı yağ depolamaya yatkın genlere sahip kişiler avantajlı.
Tabii ki TGH, modern toplumumuzda obezite demek olduğu için dezavantajlı olsa da geçmişte avantajlı durumdaydı. Çünkü depolanan vücut yağının, insanların yiyecek kıtlığı çektiği dönemlerinde hayatta kalmalarına olanak sağlayan bir enerji tamponu oluyordu.
Bu geni taşıyan bireyler de hayatta kalacakları için genlerini gelecek nesillere aktarma olasılıkları daha yüksek. Aklınıza şu geliyor değil mi, “O zaman obez insanlar geçmişte kıtlıklardan sağ kurtulabilen şanslı kişilerdi.”
Evet aslında bunu demek mümkün olabilir ancak modern toplumda asla gelmeyecek bir kıtlığa doğru evrildiler. Bu durumda da obezler, obezitenin olumsuz sonuçları ile baş başa kalıyorlar.
O zaman kilo vermek için ne yapmıyoruz, ölüm orucuna girmiyoruz.
Bu hipotezin yaygınlaşmasıyla birçok kişi yetersiz beslenerek hatta katı oruçlara girerek zayıflama peşinde. Ancak unuttukları bazı noktalar var. Belirli bir süre sonra vücut yağ ve kasları yakmaya başlayarak kalp krizi gibi ölümcül sonuçları getirir. Yetersiz beslenme sağlayan düşük kalorili diyetler bile açlığı işaret eden sebeplerle ölümü getirebiliyor.
Bazı uzmanlar belirli ölçüdeki yağı bile savunuyor. Düşerseniz ve kalça gibi hassas bir kemik üzerine bu düşüş olursa da fazla yağ sayesinde kalça kırığından korunabileceğini belirtiyor. Bazıları ise bir hastalık sebebiyle yemek yenmeyecek durumda ekstra vücut yağı faydalı olabiliyor diyor.
Issız bir adaya düştüğünüzde eğer kilolu iseniz zayıf bireylere göre daha uzun süre hayatta kalma şansınız var. Ancak tüm bunların herkes için geçerli olmayacağını kabul ederek kilo vermek ya da almak konusunda uzman görüşü olmadan hareket etmemekte fayda var.
Yani kıtlığa düşerim umuduyla da obezitenin ellerine kendinizi bırakıp olumsuz sonuçları ile ömrünüzü sağlıksız şekilde geçirmeyin.
Kaynaklar: National Library of Medicine, New Scientist, Science Focus, NPR, BBCİncelemeden gitmek istemeyeceğiniz diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM