Bu yöntem, müşterilerin hoşuna gitmiş görünüyor ki çoğu insan, bu ekranlara yönelmiş durumda. Ancak McDonald’s’ın bu yenilikten elbette bir kârı var.
Gelin, McDonald’s’ın bu pazarlama taktiğine bakalım.
McDonald’s ilk defa bu yöntemi, 2008 yılında test etmeye başladı.
Bu dev ekranlar sayesinde müşterilerin, ihtiyacı olandan veya düşündüğünden çok daha fazla ürün aldığını fark etti. Bu ekranlarda özellikle pahalı menüler, ekranın en görünür ve dikkat çeken yerlerine yerleştirildi.
Nispeten ucuz seçenekler ise daha az dikkat çeken köşelere iliştirilmişti. Ayrıca sipariş verirken eklenen her üründe gösterilen renkli animasyonlar, yiyecek eklemesi yaptıkça insanı psikolojik olarak daha iyi hissettiriyordu.
Ayrıca ödeme ekranındaki kartla ödeme seçeneği öne çıkarıldı. Çünkü insanlar, satın aldıkları her türlü ürünün veya gıdanın ödemesini kredi kartı ile yaptığında harcamalarının farkına daha az varıyordu.
Böylece sipariş tutarı, bu ekranlar kullanılarak girilen siparişlerde ve kredi kartı kullanılarak yapılan ödemelerde kolayca artıyordu.
Ayrıca müşteriler, bu ekranlar sayesinde acele ettirildiğini hissetmiyordu ve bu sebeple yiyecek seçeneklerini daha çok incelemeye ve dolayısıyla daha fazla yiyecek sipariş etmeye başladı.
Müşteriler, bu sayede siparişlerini diledikleri gibi özelleştirmeye başladı. “Bununla birlikte patates kızartması ister misiniz?” sorusu rafa kalktı ve patates kızartması yerine ekstra bir hamburger daha almak kolaylaştı.
Yani müşteriler, “Acaba çalışan bu isteğim hakkında ne düşünür?” diye endişelenmiyor ve siparişlerini rahatlıkla verebiliyordu. İşte tüm bunlar da McDonald’s siparişlerini artırdı.
Aslında yalnızca bir hamburger veya bir dondurma almak için girdiğiniz McDonalds, bu dev dokunmatik ekranlarla sizi büyük bir menüyle uğurlamayı başarıyor gibi gözüküyor. Özetle McDonald’s, bu küçük tasarım oyunuyla kar marjını artırmayı çok iyi başarmış gibi duruyor.
Kaynaklar: Ewanity Marketing, Big Thinkİlginizi çekebilir:
Kaynak: WEBTEKNO.COM