Demokrat Parti (DP)’nin eski Genel Başkanı Serdar Denktaş, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Sorunu konusundaki Kişisel Temsilcisi Holguin’in atanmasıyla başlayan yeni süreci değerlendirdi.
Parlamenter sistemin artık günün ihtiyaçlarına ve koşullarına cevap vermediğini bu nedenle bir sistem değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Denktaş, başkanlık sisteminin toplumun tüm kesimlerince tartışılması gerektiğini belirtti. Toplumu ortak bir noktada buluşturmak üzere çalışmalar sürdürdüğünü söyleyen Denktaş, “Günübirlik politikalara değil, bir gelecek planına, istikrara ve vizyona ihtiyacımız var” dedi.
BM Özel Temsilcisi Holguin’in atanmasıyla başlayan yeni süreci değerlendiren Denktaş, “İlk olarak özel temsilciye Kıbrıs sorununun neden çözülemediğinin anlatılması gerektiğini belirtti. “Özel temsilciye BM’NİN, BM Güvenlik Konseyi’nin ve Avrupa Birliği’nin yanlışları nedeniyle Kıbrıs sorununun çözülemediğini anlatmamız gerekiyor. Annan Planı döneminde ‘evet’imize rağmen hala cezalandırılan biziz. Bu yanlışı anlatacak yeni bir dille ve yeni bir açılımla kendimizi ifade etmemiz gerekiyor. Federasyoncuların ve devletçilerin oy koparmak için yaptıkları kamplaşmayı ortak bir noktada buluşturarak ve Türkiye’nin de desteğini alarak dünyanın önüne çıkmamız lazım. Dünyaya kendimizi anlatma fırsatını aynı hatalarla kaçırırsak yine ‘denedik hiçbir şey olmadı’ demek zorunda kalırız” dedi. Toplumu birleştirecek ortak noktalar üzerinde farklı gruplarla çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyen Denktaş, öncelikle halktaki umutsuzluğun ve umursamazlığın sebeplerinin ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çekti.
"GELECEĞE YÖNELİK FARKLI BİR YAPIYA ULAŞMA İSTEĞİNİN ORTAYA KOYULMASI GEREK"
“Kıbrıs sorununu çözmek içerideki sorunları çözmüyor. Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceği ile ilgili bir mutabakata varırsak, o hedefe ulaşmak için önce kendi içimizde değişiklikler, hatta devrimler yapmamız lazım. Bunu başarmak için halka umut vereceğiz, umutsuzluğun ve umursamazlığın sebeplerini ortadan kaldıracağız. Yeni bir anayasayı hem iktidar hem muhalefet birlikte tartışmalıyız. Şunu anlamamız ve kabul etmemiz gerekiyor ki, sorun sadece seçilenler, siyasiler değil sistemin kendisidir” diyen Denktaş iç siyasetteki memnuniyetsizliği ve izolasyonları ortadan kaldırmak için özellikle eğitimden başlayarak geleceğe yönelik farklı bir yapıya ulaşma isteğinin ortaya koyulması gerektiğini vurguladı.
“OY KAYGISI OLMADAN İCRAAT YAPMALIYIZ”
Önce yeni bir anayasa, yeni bir seçim sistemi ve başta eğitim sistemi olmak üzere pek çok değişiklik yapılması gerektiğini ve bu kapsamda başkanlık sistemini desteklediğini belirten Denktaş, “Parlamenter sistemle bir yere varamadığımızı görüyoruz. Çünkü istikrar sağlayamıyoruz. Aynı partiye mensup bakanlar bile değiştiğinde tüm kadrolar değişiyor. Bu durumda bir istikrardan bahsetmek mümkün değil. Çünkü mevcut iktidarın bir hedefi, yol haritası yok. Günübirlik politikalarla günübirlik bir yaşam içindeyiz” dedi.
Başkanlık sisteminin Türkiye’de ve Rum kesiminde uygulandığını ve her ikisinin yanlışları ve doğrularının görüldüğünü ve bu yanlışlardan arındırılarak bir başkanlık sistemi inşa edilebileceğini söyleyen Denktaş, “Başkanlık sistemi hem kuzeyimizde hem güneyimizde uygulanıyor. İkisinin de yanlış yönlerini ve doğru noktalarını görebiliyoruz. Buradan yola çıkarak anayasamızı ve seçim sistemimizi düzenleyerek, güçlü bir denetimci olarak parlamentonun varlığını sağlamamız gerekiyor. Daha hızlı karar alıp uygulayabilecek, oy kaygısı olmadan icraat yapabilecek bir bakanlar kurulunun oluştuğu ve sorumlusunun da başkan olarak belli olduğu bir sisteme geçmek için artık harekete geçmeliyiz” ifadelerini kullandı.
“KIBRIS SORUNU AKDENİZ’DE BİR TÜRK-YUNAN DENGESİ MESELESİDİR”
Kıbrıs sorununun esasen Akdeniz’de bir Türk – Yunan dengesi meselesini olduğunu söyleyen Denktaş, “Siyaseten bir Türk -Yunan dengesinin kurulması gerekiyor. 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’ın adayı işgal etmeye kalkışması bu dengeyi ortadan kaldırmak içindi ve Türkiye buna engel olarak dengeyi yeniden kurdu. ‘Bizim muhatabımız Rumlardır, Rumları ikna edelim’ anlayışından sıyrılıp, dünyanın aslında muhatabımız olduğunu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere dünyaya ve Avrupa Birliği’ne anlatmak zorundayız. Avrupa Birliği kendi üyelerini koruyan bir yapıdır. Onların üyeleri Türk ve Rumların siyasi eşitlik içinde olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti değil, Türklerin yok sayıldığı bir anlayışla sadece Rum devletine dönüştürülmüş Kıbrıs Cumhuriyeti’dir ve onların çıkarlarını korurlar. Bizim yapmamız gereken, önce kendi içimizde mutabakat, Türkiye ile mutabakat ve birlikte mücadeledir. Hukuki, siyasi ve diplomatik adımlarla dünyayı yanlışlarından döndürmeye çalışmak olmalıdır” açıklamasında bulundu.
“BU GİDİŞATIN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREK”
Kendisine yönelik eleştirileri değerlendiren Denktaş, “Sen de bakandın bu söylediklerini o zaman yapsaydın diye eleştiriler alıyorum. Bizim ülkemizde hükümetlerimiz ömrünü tamamlayamadan 1-1 buçuk sene kalabiliyor. Bu nedenle sistemimizin yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Futbol takımı tutar gibi particilik olmaz. Vatandaşımızın artık gelecek planı olan, programı, tecrübesi, vizyonu olan siyasetçilere oy vermesi gerekiyor. Vatandaşımızın iradesini kullanırken bunları değerlendirmesi gerekiyor” diye konuşan Denktaş, kurulacak yeni düzende gençlerin artık terk etmek istemeyeceği bir ülke hayal ettiğini belirterek şunları söyledi; “Kuracağımız düzen, gençlerin artık burada bir gelecek kurabildiği bir düzen olmalı. Sadece devlette iş bulmakla olmuyor. Çocuklarımız devlette iş buldu ama torunlarımız bulamayacak. Çocuklarımız bir ev sahibi oldu belki ama torunlarımız olamayacak. Bu gidişi artık değiştirmek istiyorsak, yapacağımız şeyler var.”