Aslında günlük yaşantımızda sık sık karşılaştığımız bir durum karşılık beklemek. Kimine göre hiçbir şey karşılıksız yapılmazken kimine göre yapılan şeyden karşılık beklenmez. Hâl böyle olunca sık sık “Hayır ya her şey karşılıklı mı yani?” gibi serzenişler sosyal ortamlarda karşımıza çıkıyor.
Sosyoloji literatürüne göre hayatta her şeyin karşılıklı olup olmadığı sorusunun cevabı “Evet her şey karşılıklıdır!” ve bunu da Sosyal Mübadele Teorisi (Social Exchange Theory) adı verilen teori ile açıklıyorlar.
Sosyal Mübadele Teorisi’nin kökleri oldukça eskiye dayanıyor!
Kökleri oldukça eskiye dayanan bu teorinin ilk adımlarının 1759 yılında Adam Smith tarafından atıldığı biliniyor.
Sosyal mübadele kavramının daha sonrasında 1960’larda diğer araştırmacılar tarafından ilgi görmeye başlamasıyla da teori bugünkü halini alıyor.
Peki nedir bu Sosyal Mübadele Teorisi?
Sosyal mübadele teorisi aslında sürekli karşılaştığımız, oldukça tanıdık bir konsepti teorileştiriyor.
Basitçe açıklamak gerekirse, ilişkilerimizi ve sosyal etkileşimlerimizi bir nevi alışveriş olarak görebileceğimiz bir bakış açısı sunuyor.
Yani teori, ilişkilerimizi adeta bir pazar yeri gibi görüyor; verdiğimizle aldığımız şeyler arasında bir denge arayışı içinde olduğumuzu söylüyor.
Teori, insanların karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlayacak şekilde davrandığını belirtiyor.
İster iş yerinde ister romantik bir ilişkide, hatta aile içinde bile, sürekli olarak verdiğimizle aldığımızı tartacağımız belirtiliyor.
Teori de buradan yola çıkarak, eğer bir ilişkiden ya da durumdan aldığımız, verdiğimizden daha fazla ise ilişkinin devam edeceğini; değilse de ya sonlanacağını ya da yeniden şekilleneceğini belirtiyor.
Başka bir deyişle, verdiğimiz şeyin karşılığında bizleri tatmin edecek herhangi bir fayda elde etmiyorsak bu duruma devam etmeyeceğimiz söyleniyor.
Yani bu teori, karşılıklı yarar sağlama ve maliyet-gelir dengesinin davranışlarımız üzerinde de etkili olduğunu belirtiyor.
Kısacası, biz insanlar ilişkilerimizde bir şeyler verirken (bu zamanımız olabilir, enerjimiz, duygusal destek veya başka kaynaklar), karşılığında bir şeyler almayı bekleriz.
Örneğin, sevdiğiniz bir arkadaşınıza destek olmak için zaman ayırıyorsunuz. Teoriye göre, ayırdığınız zaman sizin için bir maliyettir.
Karşılığında ise, arkadaşınızdan destek, güven ve mutluluk gibi faydalar elde edersiniz. Buysa maliyetiniz karşısında elde ettiğiniz gelirdir.
Toparlamak gerekirse, teori insanın hiçbir şeyi karşılıksız yapmadığını, ve mutlaka gerçekleştirdiği eylem karşısında bir fayda elde etmeyi beklediğini savunuyor.
Özetle, hayatta hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını teorik bir biçimde ispatlıyor.
Kaynak: Dergi Park, Research Gate
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM