
Tonlarca ağırlıktaki bu rokete, bu delikli ızgaraların etkisi ne olabilir? Oysa sadece tasarım amaçlı gibi duruyorlar, değil mi?
Üstelik bu "delikli kanatlar", tonlarca ağırlıktaki bir roketi nasıl kontrol edebilir ki? Hemen açıklayalım!
Izgara kanatlarının kökeni, Soğuk Savaş dönemine kadar uzanıyor.
1970’lerde Sovyetler Birliği, SS-12 ve SS-20 gibi balistik füzelerde bu tasarımı kullanarak yüksek hızlarda manevra kabiliyetini artırmıştı. SpaceX ise bu fikri yeniden hayata geçirip Falcon 9 ve Starship gibi roketlere uyarlayarak uzay çağına taşımış oldu.
“Neden geleneksel kanatlar yerine ızgara yapısı tercih ediliyor?” sorusunun cevabı ise, aşırı koşullarda dayanıklılık ve çok yönlülükte gizli. Roketler, atmosfere yeniden girip 10 Mach'a yakın hızlara ulaşırken, iniş sırasında ses altı hızlara kadar da düşebiliyor.
Izgara kanatçıklar ise bu geniş hız aralığında aerodinamik kontrol ve Reaksiyon Kontrol Sistemine olan bağımlılığı azaltarak yakıt tasarrufu sağlıyor.
Nasıl çalışıyor?
Izgara kanatçıkları, birbirine bağlı metal çubuklardan oluşan kafes benzeri bir yapıya sahip. Bu tasarım, geleneksel kanatlara göre bazı avantajlar sunuyor. Öncelikle titanyumdan önce üretilen kanatçıklar, yüksek sıcaklıklara ve basınca direnirken ağırlığı minimize ediyor. Falcon 9’un son modelinde kullanılan titanyum ızgara kanatçıkları, bugüne kadar üretilmiş en büyük tek parça titanyum yapılardan biri.
Ayrıca hipersonik hızlardan ses altına kadar etkili kontrol sağlarken, türbülansı da hava akışını küçük girdaplara bölerek yönetebiliyor. Geleneksel kanatlara nazaran daha az enerjiyle hareket ettirilmesi de cabası.
Ama bu tasarımın da zayıf bir noktası var…
O nokta da Transonik hızlarda artan sürüklenme durumu. SpaceX, bu sorunu kanatçıkların ön kenarlarını hafif eğimli bir şekilde tasarlayarak aşmış görünüyor. Bu detay, şok dalgalarının etkisini azaltırken kontrolü iyileştiriyor.
Üstelik bu kanatları yalnızca SpaceX kullanmıyor. Uzay endüstrisinde oldukça yaygın bir teknoloji olduğundan Rusya, Hindistan, Çin gibi ülkelerin bazı görevlerde bu teknolojiden faydalandığını görebiliyoruz.
Uzay araştırmalarında bu delikli kanatlar, aslında denklemin en önemli parçalarından birisi. Anlayacağınız o ki, devasa bir roketi kontrollü bir şekilde indirebilmek, büyük ölçüde bu “küçük” delikli kanatlara bağlı.
Kaynaklar: 1, 2, 3SpaceX ile ilgili diğer içeriklerimiz:
Kaynak: WEBTEKNO.COM