Yürüyüş şekli ve hızı, bazı rahatsızlıkların veya yaşlılığın belirtileri olabilir. İlk etapta kulağa oldukça garip gelse de bilim insanları bu konuda oldukça net.
Peki yürüyüş şekli ve hızı bize hangi ipuçlarını veriyor?
Yürümek nispeten basit bir eylem olarak gözükse de aslında oldukça karmaşıktır.
Çünkü yürüme esnasında beyninizle kol, sırt, karın, göğüs ve bacaklarınızdaki kaslar arasında çok sayıda sinyal alışverişi gerçekleşir. Ayrıca vücut yaşlandıkça kaslar, güç ve kütle kaybeder. Bu sürece sarkopeni denir ve kırklı yaşlarda başlar.
Bunun yanında vücuttaki tüm sinirler, verimini azaltmaya başlar ve sayılarında da düşüşler yaşanır. Yine 20-60 yaşları arasında her yıl, nöronların yüzde %0.1’i kaybolmaya başlar. 60 yaşından sonra ise bu kaybın daha da hızlandığı tahmin edilir.
Bununla birlikte çalışmalar 45 yaşındaki yürüme hızının, yaşamın ilerleyen dönemlerindeki fiziksel ve ruhsal sağlığın güçlü bir göstergesi olduğunu ileri sürer.
Eğer yürüyüş hızında ve akıcılığınızda bir azalma fark ederseniz bu durum, parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların erken bir göstergesi olabilir. Çünkü parkinson, beynin kas ve iskelet sistemine gönderdiği mesajları doğrudan etkiler.
Böylece kişinin yürüyüşünün daha yavaş, daha az simetrik ve daha sendeleyici olmasına sebep olur. Ayrıca bilişsel gerileme sebebiyle yürürken attığınız adımın uzunluğu, önemli ölçüde kısalabilir ve bir adımın tamamlanması için gereken süre artar.
Ayrıca denge sorunlarıyla birlikte sendeleyerek yürüme genellikle aşırı alkol tüketimiyle ilişkilendirilir ancak bu durum aynı zamanda, B12 vitamini eksikliğinin de bir göstergesi olabilir.